8 Şubat 2009 Pazar


Durmak yok kesmeye devam bölüm-2

7 Şubat 2009 Cumartesi

Tunceli'de suzuz mezraya çamaşır makinesi

TUNCELİ - Tunceli Valiliği geçen hafta seçim öncesi dağıtacağı beyaz eşyaları 6 TIR’la getirerek bir spor salonuna depolamıştı. Tunceli'de su şebekesi olmayan mezralara çamaşır makinası dağıtıldığı ortaya çıktı.

-ESNAF MAĞDUR EDİLDİ-

Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Yusuf Cengiz, Tunceli Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) tarafından hazırlanan, "Her Eve Beyaz Eşya" projesi kapsamında Nazimiye ilçesinde dağıtılan beyaz eşyanın, Tunceli’deki bir firma ile merkezi Elazığ’da bulunan başka bir firmadan satın alındığını, ilçedeki diğer esnafın mağdur edildiğini öne sürdü.
Cengiz, Tunceli TSO’da düzenlediği basın toplantısında, Tunceli Valiliğince dün yapılan yazılı açıklamada, kendisi hakkında, "Tunceli Ticaret Odası Başkanı olarak görev yapan ve aynı zamanda da beyaz eşya tedarikçisi olarak, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına, diğer firmalarla tamamen eşit miktarda ve eşit ekonomik değerde ürün temin eden Yusuf Cengiz, başında bulunduğu sivil toplum kuruluşunu, şahsi menfaatlerine alet ederek, iyi niyetli ve kamu yararına olan bu sosyal projeyi maniple etmeye çalışmaktadır" denildiğini belirtti.
Açıklamaya tepki gösteren Yusuf Cengiz, TSO başkanlığına üyelerin yüzde 70’inin oyunu alarak seçildiğini belirterek, "Üyelerimizin hakkını savunmak ve hakkaniyetli dağıtım yapılmasını dile getirmekle projenin hangi kısmını maniple ettiğimi merak ediyorum. Tunceli TSO başkanı olarak alınan hiçbir yanlış karara biat etmeyeceğim. Üyelerimizin menfaatlerini daima gözeteceğim" diye konuştu. Kampanya kapsamında Tunceli’de dağıtımı yapılan beyaz eşyaların merkezi Elazığ’da bulunan bir firma ile Tunceli merkezindeki başka bir firmadan alındığını ileri süren Cengiz, şunları söyledi: "Esnafımız yapılan alımlar sırasında mağdur edildiklerini belirterek bize başvurdu. Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak üyelerimize karşı olan sorumluluğum gereği açıklama yapmayı uygun gördüm. Tunceli’de dağıtılan ürünlerin alımının sadece iki firmadan yapılmasının sebebinin valimiz tarafından kamuoyuna açıklamasını diliyorum." (dha, aa)
Sadece MHP’liler Kyoto’yu reddetti!


Türkiye’nin Kyoto’ya katılımı yasasına ret oyu veren ya da çekimser kalan milletvekillerinin tümü MHP’li. Gerekçeler: ‘Karşı değilim AKP’ye tavır için ret dedim’. ‘Yükümlülükler endişelendiriyor’





ANKARA - Türkiye’nin uzun Kyoto Protokolü macerasında, önceki gece kalkan ellerle yeni bir döneme girildi. TBMM’nin önceki günkü oturumunda Türkiye’nin Kyoto’ya katılmasıyla ilgili yasa, üç redde karşı 243 oyla kabul edildi. 252 milletvekilinin katıldığı oylama da altı vekil de çekimser kaldı.
Tarihi oylamada ret ve çekimser oy veren vekillerin üçü de MHP’dendi. Radikal bu vekillere gerekçelerini sordu.

İsmet Büyükataman (Ret): Ret oyu kullanmam protokolün özüyle, muhtevasıyla alakalı değil. AKP, hemen her konuda bir dayatma anlayışı içinde, konuyu oldu bittiye getirerek, çok fazla tartışmaya imkân sağlamayarak, aceleci ve şık olmayan bir şekilde yasal faaliyetlere imza atıyor. Bunda da öyle oldu. Bu anlayışa bir tavır koyma adına ret oyu kullandım. Yoksa protokolü destekliyoruz. Benim ret vermem AKP’nin tavrına yönelik kişisel bir tavır koyma ihtiyacından.

Akif Akkuş (Ret): Kyoto Protokolü tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır. Şu anda olmasa da ileri de Türkiye’ye de birtakım yükümlülükler getirecek. Bugün emisyon gazının büyük bölümünü havaya Amerika salıyor. Türkiye’nin saldığı emisyon gazı ise hayli düşük. Türkiye bunu yarıya indirse, sanayi olumsuz etkilenecek. Benim 2012’den sonra gelebilecek yükümlülüklerle ilgili endişelerim var. Bu yüzden ret oyu kullandım.

Ertuğrul Kumcuoğlu (Çekimser): Bu konu üzerinde uzun uzun konuşuldu. Kyoto Protokolü’nün dışında kalırsak şu şu sorunlar çıkar, taraf olursak gelişmiş ülkelere göre şu dezavantajlarımız olur diye. Olumsuz tarafları da var, olumlu tarafları da. Tarihe kayıt düşülmesinde yarar gördüğüm için çekimser kaldım.

‘Çünkü ABD imzalamadı’
Şenol Bal (Çekimser): ABD bu protokolü imzalamıyor, bizim de sanayide sıkıntılarımız var. Tam karar veremediğim ve ikna olamadığım için çekimser oy kullandım.

Alim Işık (Çekimser): Türkiye’nin maalesef şu anda altyapısı buna hazır değil. Enerji konusunda çok sıkıntılı bir döneme giriyoruz. Ama iktidar altı yıldır bu konuda önemli bir hazırlık çalışması yapmamıştır. Bu yüzden çekimser kaldım.
Oylamada İsmet Büyükataman (Bursa), Mustafa Enöz (Manisa), Akif Akkuş (Mersin) ret; Ertuğrul Kumcuoğlu, Recep Taner (Aydın), Beytullah Asil (Bursa), Şenol Bal (İzmir), Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu) ile Alim Işık (Kütahya) çekimser oy kullandı. (Radikal)
***
‘Katıldık ama hiçbir yükümlülüğümüz yok’
MHP’li retci ve çekimser milletvekilleri, Kyoto Protokolü’ne taraf olmasının Türkiye’ye kısa vadede yükümlülükler getirebileceği, uzun vadede sanayisini olumsuz etkileyeceğini savundu. Ama Çevre Orman Bakanlığı tam aksini savundu. Açıklamada özetle şöyle denildi:
1) Kyoto’ya katılmış olsak bile, prosedür gereği, Türkiye’nin şu anda sera gazı emisyonunu azatlması konusunda hiçbir yükümlülüğü yok.
2) Türkiye, Kyoto Protokolü’nü onayladığı için, 2012’den sonra küresel iklim rejimini oluşturacak çalışmalar ve müzakerelere aktif olarak katılıp en iyi konumda olmasını temin edebilecek. Ayrıca Türkiye, uyum fonu gibi mali kaynaklardan yararlanma imkânına da kavuşacak.
3) Eldeki bütün bilimsel raporlar, sera gazı emisyonlarının azaltılması için hiçbir şey yapmamanın, uzun vadede daha yüksek maliyeti olacağını ifade ediyor.
4) AB üyelik sürecinde müzakerelerde Kyoto Protokolü en önemli konulardan biri.
***
Randevu: Aralık 2009, Kopenhag
Sera gazlarının azaltılması konusunda, ‘tek’ küresel çaba olan Kyoto Protokolü’ne bugüne kadar 184 dünya ülkesi katıldı. Kyoto Protokolü, 2008-2012 yılları arasında yapılacakları belirliyordu. Ama dünyanın gözü artık Kyoto’da değil, 2012’den sonrasını belirleyecek yeni protokolde.
Kyoto’nun devamı nite-liğinde olacak yeni protokolün temeli, Aralık 2009’da Kopenhag’da belirlenecek. 2010’da imzaya açılacak. Türkiye, Kyoto’ya ‘son anda’ imza atarak, Kopenhag’daki bu son derece kritik görüşmelerde bulunma ve sesini daha iyi duyurma şansına kavuştu.
***
Bir başmüzakereci aranıyor
Çevre ve Orman Bakanlığı, ‘sözleşmeye taraf olurken tanınan özel şartların savunulabilmesi için teknokrat, hukukçu, diplomat, akademisyenlerden oluşan çok iyi bir müzakere ekibi kurulacağını’ açıkladı. Ayrıca konuyla ilgili bir de başmüzakereci atanacak.
TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili AKP’li Mustafa Öztürk, “Bu kişi (başmüzakereci), siyasetçi olmamalı, bürokrat olmalı. Bütün kurumları kontrol edecek, bütün kurumlarla diyalog kuracak, yabancı dile hâkim, müzakere yeteneği kuvvetli birisi olmalı” dedi.
***
Çevreci, büyük sanayici ve bürokratlar mutlu
Ekonomik krizden çıkış yolu bile olabilir (TÜSİAD): Kyoto’ya taraf olunması, 2012 sonrası müzakerelerinde Türkiye’nin elini kuvvetlendirecek. İçinde bulunduğumuz derin ekonomik krizi aşmanın bir yolu da sürdürülebilir yeni bir üretim modelinin benimsenmesidir.

İyi teknoloji (TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga): Türkiye kalkınma çabasından ödün vermeyecek. Aksine Kyoto, Türkiye için yeni ve gelişmiş teknolojilere çok daha kolay ve çabuk sahip olma imkânı sağlayacak.

Türkiye kaçırdığı treni yakaladı (REC Türkiye Direktörü Dr. Sibel Sezer Eralp): Türkiye 1990’lı yıllarda küresel iklim değişikliği rejiminin inşasına katılma süreçlerini kaçırmıştı. Böylece 2012 sonrası dönem için ortak oldu.

Mutluyuz (Greenpeace Akdeniz İklim Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı): Türkiye’nin Kyoto’ya dahil olması ve bu yıl Kopenhag’da şekillendirilecek yeni protokole katkıda bulunacak olmasından mutluluk duyuyoruz

Madem geldik bir evi yıkalım

Sulukule Platformu tarafından çocukların hayatlarını güzelleştirmek, yaşadıkları derin travmayı atlatmak ve öğrenmek ile barışmayı sağlamak için kurulan Çocuk Atölyesi, dün sabah saatlerinde Fatih Belediyesi ekipleri tarafından yıkılmaya çalışıldı.

Platform sözcülerininin belediye yetkilileri nezdinde yaptığı yoğun girişmeler sonucu atölye yıkılmaktan kurtulurken, ekipler Sarmaşık cadesinde daha önce sahibinin sattığı bir evi yıktı.

Sekiz ay boyunca 3-13 yaşlarındaki onlarca çocuk, atölyede müzik, dans ve ritim çalışması yapmıştı. Bu çalışmalar sonucunda da “Yaşasın Sulukule Çocuk Orkestrası” ortaya çıkmıştı.

Fatih Belediyesi’nin kentsel dönüşüm projesi kapsamında yürütülen çalışmalar sonucu atölye için de yıkım kararı çıkmıştı.

Altı aylık kârları 1 milyon dolar

İsrail'in Gazze operasyonu sonrası Filistinliler hayatlarını yeniden kurmaya çalışıyor. Ancak bu gruba tüm Filistinliler dahil değil. Refah'ta yaşayan Muhammed ve ailesi özellikle İsrail ablukası ve sınırların kapalı olmasından mutlu. Onlar Gazze'yi Mısır'a bağlayan tünellerin büyüklerinden birinin sahibi


Financial Times muhabiri Anna Fifield, geçen yıla kadar sayıları 10’u bulan, son dönemde sayıları bir anda 150'ye çıkan tünellerle ilgili haberinde "Gelişmiş ve kârlı bir şebeke her iki tarafın da yetkililerinin gözü önünde işliyor" diyor. İsrail ablukasından büyük kâr sağlayan Muhammed ve ailesi "Sınırlar açılırsa üzüleceğiz" diyor. Muhammed, "En iyi dönem, geçen yılki altı aylık ateşkesti.
O dönemde 1 milyon dolar kar elde ettik ve sekiz ortağımızla paylaştık" diyor. Yedi yıl önce sigara kaçırmak için kazmaya başladıkları tünelleri şimdi 27 metre derinlikte ve 190 metre uzunluğunda. Tünelden peynir ve çocuk bezinden, bilgisayar, buzdolabı hatta otomobile dek her şeyi, tekerlekli plastik arabalar ve mekanik makara sistemiyle taşıyorlar. Kârı Mısır'daki ortaklarıyla yarı yarıya paylaştıklarını ve Mısırlı yetkililerin de kaçakçılıklarına göz yummaları için geçen hafta kendilerinden aylık 360 dolar istediklerini anlatan Muhammed "İstediğiniz malı kaçırabilirsiniz sadece sizi görmemize izin vermeyin" dediklerini söylüyor. Muhammed, Hamas'ın tünelleri silah kaçakçılığı için kullanıp kullanmadığı sorulunca örgütün çok derinde, içinde arabaların hareket edeceği büyüklükte kendi tünelleri olduğunu belirtiyor.

Tarife sabit: İnek 200 dolar
Muhammed ücret tarifelerinin sabit olduğunu söylüyor: "40 kiloluk mal geçişi 200 dolar, bir koyun 100 dolar, inek 200 dolar. İki müşteri ise tamamen parçalanan iki BMW’nin geçirilmesi için yedi biner dolar ödedi. Tüneller, işsiz gençler için de istihdam kaynağı. Kazılan her metre için onlara 100 dolar ödeniyor."
Tünellerin artması fiyatlara da yansımış. Bazı tünel sahipleri 40 kiloluk mallar için 100 ya da 150 dolar istiyor.

6 Şubat 2009 Cuma

AKP Ankara İl Başkanlığı’nın internet sitesinde ‘antisemitist’ yazı

‘Antisemitizm insanlık suçudur’ diyen Erdoğan, sesini AKP İl Başkanlığı’na duyuramamış! İnternet sitesindeki yazıda ‘Hitlerin kitlesel Yahudi katliamı yapmadığı’ öne sürülüyor. Yazıda Yahudiler ‘çekirge sürüsü’ne benzetiliyor






İŞTE AKP'NİN SİTESİNDEN KALDIRILAN YAZININ TAMAMI



TARIK IŞIK

ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan, her fırsatta “Antisemitizm insanlık suçudur” derken AKP Ankara İl Başkanlığı’nın internet sitesinde antisemitizmin temel argümanlarıyla dolu bir yazı yayımlandı. ‘Vaaat Edilen Topraklar - Filistin’ başlıklı imzasız yazıda ‘Avrupa’da esen Nazi fırtınası’ anlatıldıktan sonra “Yahudiler adeta çekirge sürüleri gibi Filistin topraklarına akın etmeye başladı” deniliyor. Hitler’in en yakın çevresindeki adamlarından bazılarının Yahudi olduğunun da öne sürüldüğü yazıda, “Hitler’in Yahudileri fırınladığı, kalabalık kitleler halinde öldürdüğü iddiaları da tarihi gerçeklere uymamaktadır. Öldürülenler de diğerlerinin Filistin topraklarına göç etmelerinin sağlanması için öldürülmüşlerdir” iddiasına yer veriliyor. AKP İl Başkanlığı söz konusu yazıyı Radikal’in haberleştirdiğini öğrendikten sonra internet sitesinden kaldırdı.
AKP Ankara İl Teşkilatı’nın http://www.akparti.org.tr/ankara/ adresindeki internet sitesinde bulunan ‘Vaat edilen topraklar - Filistin’ başlıklı yazının ilk bölümünde Filistin’in İslamiyetin ilk yıllarında İslam orduları tarafından fethedilmesi, Haçlı seferleri, Osmanlı ve İngiliz egemenliği anlatıldıktan sonra şöyle deniyor:

Siyonistlerle işbirliği: İngiliz işgalciler Siyonist örgütlerle tam bir işbirliği ve koordinasyon içinde hareket ediyor ve Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmelerini sağlamak amacıyla yoğun bir teşvik faaliyeti yürütüyorlardı. Ancak yürütülen bütün çabalara rağmen Yahudiler, özellikle de Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan ve maddi durumları iyi olanlar çağrılara rağbet etmiyorlardı.
Kitlesel katliam söylentiydi: Ama 1933’te Avrupa’da bir Nazi fırtınası esmeye başladı. Her tarafta Hitler’in Yahudileri kitleler halinde öldürdüğü, fırınladığı söylentileri yayıldı. Bu arada Hitler’in adamları da Yahudilerden bazılarını öldürüp kamyonetlerin arkasına atarak onların yaşadığı mahallelerin sokaklarında dolaştırmaya, oraları terk etmemeleri durumunda kendilerinin sonunun da aynı olacağı tehditleri savurmaya başladılar. İşte bu olaydan sonra Yahudiler adeta çekirge sürüleri gibi Filistin topraklarına akın etmeye başladılar.
Hitler’in yakın adamları Yahudiydi: Böylece 1933-45 arasında geçen 12 yıllık süre içinde bu topraklardaki Yahudi nüfus 800 bine çıktı. Bu yüzden bazı tarihçiler Hitler’in Siyonist örgütlerle işbirliği yaptığını ileri sürmüşlerdir. Hitler’in en yakın çevresindeki adamlarından bazılarının Yahudi olduğu göz önünde bulundurulursa bu iddianın çok da basite alınmaması gerektiği anlaşılır.
Fırınlarda yakıldıkları yalan: Ayrıca Hitler’in Yahudileri fırınladığı, kalabalık kitleler halinde öldürdüğü iddiaları da tarihi gerçeklere uymamaktadır. Çünkü Siyonist örgütlerin sürekli kullandıkları söz konusu katliamlarla ilgili olarak verdikleri rakamlar o tarihte Hitler’in tahakkümüne giren bölgelerde yaşayan Yahudilerin sayısından fazladır. Oralardaki Yahudilerin birçoğunun Filistin’e göç ettiği bazılarının da kendilerini gizleyerek yaşamaya devam ettikleri hesaba katılırsa söz konusu rakamların gerçekçi olmadığı anlaşılır. Öldürülenler de diğerlerinin Filistin topraklarına göç etmelerinin sağlanması için öldürülmüşlerdir. Siyonistlerin o topraklarda bir devlet kurmalarına imkân verecek insan potansiyeli de işte bu yolla oluşmuştur.
Teröristler devlet kurdu: Siyonistler tarafından kurulan örgütler 1947’den itibaren devletleşme sürecine girdiler. İlginçtir ki önceden ayrı ayrı örgütler ve gruplar halinde çalışan Siyonistler devletleşme sürecinde tek bir çatı altında toplandılar. Derken 1947’nin sonuna doğru ‘İsrail’ adında bir devletin kuruluşu resmen ilan edildi. Bu devletin ilk kurucuları ve yöneticilerinin tamamı zikrettiğimiz terör örgütlerinin elebaşlarıydı. İsrail adı verilen devletin kuruluşu Birleşmiş Milletler tarafından 1948’de resmen onaylandı. Böylece meşru olmayan bir işgale, emperyalizmin meşrulaştırma mekanizması olarak çalışan Birleşmiş Milletler (BM) tarafından meşruiyet kazandırılmış oldu.

Siteden kaldırıldı
Radikal’in sorularını yanıtlayan AKP Ankara İl Başkanı Halis Bilge, söz konusu yazıdan haberinin olmadığını belirtirken şifreyi bilen veya ‘kıran’ birisi tarafından eklendiğini iddia etti. Radikal’in Bilge’yi aramasından kısa bir süre sonra ‘Vaat edilen topraklar - Filistin’ başlıklı yazı AKP Ankara İl Başkanlığı’nın internet sitesinden kaldırıldı. Yazının tam metnine Radikal’in internet sitesi radikal.com.tr’den ulaşılabilir.
BM Genel Kurulu’nun 1 Kasım 2005 tarihli 60’ıncı oturumunda, 27 Ocak günü ‘Uluslararası Yahudi Soykırımı’nı Anma Günü’ olarak ilan edildi. Türkiye, ise İsrail’in hazırladığı söz konusu karar tasarısına açık destek veren dört İslam ülkesinden biri oldu.

kaynak için kaşarway

Dergahta darbukalı zurnalı alem

Dergahta darbukalı zurnalı alem

Bursa ve Balıkesir’de eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda şeyh ve eşiyle aralarında bir hemşirenin de bulduğu 10 kişiyi gözaltına alındı.





Müritleriyle birlikte kemanlı, darbukalı, zurnalı ayinler düzenlediği belirlenen 48 yaşındaki şeyh R.K., eşi 46 yaşındaki S.K. ve müridi K.T. tutuklanırken, 7 zanlı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Balıkesir Bayındırlık Müdürlüğü’nden emekli R.K., yaklaşık 10 yıl önce, Balıkesir’e bağlı Gökköy yakınlarında K.T. ve bazı kişilerle dergah kurdu ve içine bir türle kondurdu. Burada şifa dağıtıldığı söylentileri yayıldı ve gelenlerden para alındı, dergâha üye yapılarak para akışı sürdürüldü. İddiaya göre para vermek istemeyenlerle dergâhtan ayrılmak isteyenler K.T. tarafından tehdit edildi ve şeyh R.K.'nın kurduğu bu çark yıllarca devam etti.

DERGÂHTA ÂLEM GÖRÜNTÜLERİ

Şeyh ve dergâhıyla ilgili yapılan ihbarı değerlendiren Balıkesir Jandarma Komutanlığı, R.K. ve bağlantı olduğu kişileri 6 ay süreyle izledi. Oluşturulan sivil ekipler, kendilerini şifa arayan kişiler gibi tanıtıp R.K. ile ilişki kurarak izlemeyi Gökköy’deki dergâhta sürdürdü.

Jandarma önceki gün Balıkesir ve Bursa'da eş zamanlı operasyon için düğmeye bastı. Balıkesir'deki operasyonda R.K., eşi S.K., oğlu 25 yaşındaki S.K., ile müritleri Ü.K., Y.A., A.Ç., N.K., Z.F. ve K.S., Bursa'daki operasyonda ise K.T. gözaltına alındı. Şeyh R.K.’nin evinde yapılan aramada 6’sı dini içerikli, diğerleri porno toplam 571 CD ve kaset, ayinlerde kullanılan keman, tef, flüt, zil, ses yayın cihazı, sarık ve cübbe ele geçirildi.

Ele geçirdiği CD ve kasetlerde, zanlıların dergahta kaydettiği klarnetli, kemanlı, darbukalı âlem görüntüleri olduğu belirtildi.

3 KİŞİ TUTUKLANDI

Jandarmadaki sorgularından sonra 10 zanlı cinsel taciz, tehdit, şantaj, suça azmettirme, mera kanununa muhalefet, kaçak elektrik kullanma, 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Yasası'na muhalefetten adliyeye sevk edildi.

Balıkesir Adliyesi'nde savcıya verdikleri ifadeden sonra nöbetçi mahkemeye çıkarılan zanlılardan Şeyh R.K. ve eşi S.K. ile K.T. tutuklandı, diğer 7 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.(dha)