tag:blogger.com,1999:blog-37872896600092950362024-02-21T04:13:58.440-08:00BLOOGKAŞARderecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.comBlogger68125tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-21871187959345519312010-06-04T07:07:00.000-07:002010-06-04T07:08:48.304-07:00Fethullah Gülen: İsrail'den izin almalıydılarFethullah Gülen: İsrail'den izin almalıydılar<br />Fethullah Gülen İsrail'in kanlı baskınını değerlendirirken, İHH'nın İsrail'den izin almamasını eleştirdi ve "İsrail'in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır" dedi.<br /><br />WASHINGTON - Fetullah Gülen, İsrail'in Gazze'ye yardım gemilerine düzenlediği ve en az 9 kişinin hayatını kaybettiği baskını değerlendirdi.<br /><br />ABD'nin Pennsylvania eyaletinde yaşayan Gülen, "İnsani Yardım Vakfı" gemisinin İsrail'den izin almamasını eleştirdi.<br /><br />Amerikan Wall Street Journal gazetesine demeç veren Gülen, yaşananlarla ilgili "Gördüğüm şeyler hoş değil. Çirkin şeylerdi" dedi.<br /><br />OTORİTEYE BAŞKALDIRDILAR<br />İnsani Yardım Vakfı İHH'nın varlığından kısa bir süre önce haberdar olduğunu belirten Fethullah Gülen, organizatörlerin İsrail'in onayı olmadan hareket etmesini otoriteye baş kaldırı olarak niteledi.<br /><br />BİZİMLE İLİŞKİLİ DERNEĞE DE İZİN ALIN DEDİM<br />Gülen, İsrail'le uzlaşma yolunu seçmemenin faydalı sonuçlar doğurmayacağını söyledi ve kendi hareketiyle ilişkili bir derneğin Gazze'ye yardım götürmek istediğini, ancak onlara İsrail'den izin almaları gerektiğini söylediğini anlattı.<br /><br />Gülen ayrıca, bu olayda suçluyu bulma görevinin Birleşmiş Milletler'e bırakılmasının en iyi seçenek olduğunu sözlerine ekledi.<br /><br />Söyleşiyi gerçekleştiren muhabir, Gülen’in evinin koridorunda büyük bir Türkiye haritası, Kuran’dan bir ayet ve Boğaz üzerinden geçen bir Türk F-16’sının resmi bulunduğunu da aktardı.derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-52893701437485225092010-05-11T07:02:00.000-07:002010-05-11T07:03:07.730-07:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQA-RZH-IM9foAueZG75QkvGq1wJ7yhVNS2H-GkCQsjMmo8kh5AOuEOkNNuJGZSaQ2B1Au8a_s5Hd3njQtXScwpF8fU4f8S7F0NVVv9JDnFUw0g7QfxeCgVipiACtPCutjL-CoXPz1PTbL/s1600/dailyad_7.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 227px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQA-RZH-IM9foAueZG75QkvGq1wJ7yhVNS2H-GkCQsjMmo8kh5AOuEOkNNuJGZSaQ2B1Au8a_s5Hd3njQtXScwpF8fU4f8S7F0NVVv9JDnFUw0g7QfxeCgVipiACtPCutjL-CoXPz1PTbL/s400/dailyad_7.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5470012695286303506" /></a>derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-64947280150703060922010-05-11T06:44:00.000-07:002010-05-11T06:45:07.805-07:00<a href=" http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=996204&Date=11.05.2010&CategoryID=78<br /> "><span style="font-weight:bold;">yuhhhhh</span></a>derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-12567435894561238002010-05-11T06:41:00.000-07:002010-05-11T06:44:12.718-07:00CHP'li gençlerden Baykal için açlık grevi<a href=" http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=996226&Date=11.05.2010&CategoryID=78">CHP'li bir grup genç, Genel Başkanlıktan istifa eden Deniz Baykal'ın görevine geri dönmesi için Baykal'ın evinin bulunduğu sitenin önünde açlık grevine başladı. Gençler, Baykal geri dönene kadar açlık grevlerini sürdüreceklerini belirttiler.</a><br /><br /><br /><br />CHP’li bir grup genç, Genel Başkanlıktan istifa eden Deniz Baykal’ın görevine geri dönmesi için Baykal’ın evinin bulunduğu sitenin önünde açlık grevine başladı. <br />CHP İstanbul Maltepe İlçe Örgütü’nden 20 kadar genç partili, Baykal’ı istifa kararından vazgeçirmek için Baykal’ın evinin bulunduğu Angora Evleri’ne geldi. Sitenin girişine çadır kuran ve Baykal’a destek pankartları açan gençler açlık grevine başladı. Çadır kurulan yerde CHP flamaları, Baykal posterleri ile "Güneş balçıkla sıvanmaz, kendi pisliğinde boğulacaksın Vakit, az kaldı", "Alçaklardan er geç hesap sorulacaktır" pankartları yer aldı. <br /><br />"GERİ DÖNENE KADAR EYLEMİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ"- <br />Gençler adına ANKA’ya konuşan CHP Maltepe İlçe Örgütü’nden Olcay Yılmaz, Baykal’ın döneceğine yürekten inandıklarını ve bu sebeple buraya geldiklerini belirterek, "Kararından dönene kadar da burada eylemimizi devam ettireceğiz. Türkiye’nin dört bir yanından örgütümüzden diğer arkadaşlarımız da destek için buraya gelecekler. Bu, tüm Türkiye için önemli bir konu. Partili olan, olmayan tüm yurttaşlarımız bu alçakça saldırıya karşı destek vereceklerine inanıyorum" dedi. Baykal’ın istifayla onurlu bir duruş sergilediğini ifade eden Yılmaz, "Ama bu kararından geri döneceğine inanıyoruz. Geri dönene kadar da eylemimizi sürdüreceğiz" diye konuştu. <br /><br />"GENEL BAŞKANIMIZIN ARKASINDA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ"- <br />Açlık grevindeki gençlere destek olmak için yanlarına gelen CHP’li Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin, burada gazetecilere yaptığı açıklamada "Bu sürecin sağlıklı değerlendirilmesi ve sağlıklı sonuçlandırılabilmesi adına da Sayın Genel Başkanımızın arkasında Türkiye’nin gençleri, Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’in neferleri burada savaşa devam edecek. Bu savaşın sonucu her zaman olduğu gibi yine başarıyla sonuçlanacaktır. Türkiye üzerinde oynanan oyunları hepimiz biliyoruz. Bu anlamda da bu oyunları sona erdirmek için de hepimiz elbirliğiyle Sayın Genel Başkanımızın arkasında cumhuriyetin ve onun kazanımlarının arkasında durmaya devam edeceğiz. Bizim rehberimiz Mustafa Kemal ve onun ilke ve devrimleridir. Bu anlamda, oradan sapma olmadan, saptırmaya çalışanlara karşı da mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" diye konuştu. <br />Baykal ile telefonda görüştüklerini ifade eden Zengin, "Sayın Genel Başkanımızın üzüntülerini paylaşıyoruz, onurlu davranışının her zaman arkasında olduğunu görüyoruz, biliyoruz. O da bizi anlıyor. O anlamda gelecek yılların aydınlık olacağına olan umudumuzla örtüşmektedir, bu anlamda biz mutluyuz" dedi. <br />"Baykal geri dönecek mi?" sorusu üzerine Zengin, "Sayın Genel Başkanımızın düşüncesi ‘Halkımız isterse oradayız’ şeklindedir. Bu anlamda bu duygularını biliyoruz. Bizler de onun arkasında olmaya devam edeceğiz. Kurultayda bütün kurultay delegelerimiz aday göstereceklerdir büyük bir olasılıkla ve biz o şekilde kendisini ne kadar sevdiğimizi ve kendisine ne kadar destek verdiğimizi de göstermiş olacağız" diye konuştu. Kendisinin ne düşündüğünün sorulması üzerine ise zengin, "Sayın Genel Başkanımızın kendi düşüncesidir, ona saygı duyuyoruz, biz bu konuda bir yorum yapmak istemeyiz. Ama biz gerekeni yapacağız, onun arkasında olduğumuzu her zaman göstereceğiz ve bunu da belgeleyerek kendisine ileteceğiz" dedi. <br />Zengin, "Eylem genişleyecek mi?" sorusunu ise "Gençlik örgütümüz, kadın örgütümüz akın akın gelecekler. Biz Maltepe’den öncü olduk, arkadaşlarımızla geldik. Şimdi bizden de arkadaşlarımız talimat bekliyorlar gelmek için, biz de ona göre hayat düzenimizi kuracağız" sözleriyle yanıtladı. (ANKA)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-51978487330910508002010-01-31T10:27:00.000-08:002010-01-31T10:29:36.861-08:00IPADDDDDD GELLIIYII<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEietL6BFq-484sMAj-80DCDsVjsT2F4pUglnQDSVLUJ-wTwQXUb_McmYnBzep2oC0x-oKS4OY7eHJjeAfRBrl3dXuwF5R5QLD1ux4usDgARNSlgayFknVUrwcYZjhBc11xecSPYgY2Wz7Su/s1600-h/somebodystolemyipad.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 307px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEietL6BFq-484sMAj-80DCDsVjsT2F4pUglnQDSVLUJ-wTwQXUb_McmYnBzep2oC0x-oKS4OY7eHJjeAfRBrl3dXuwF5R5QLD1ux4usDgARNSlgayFknVUrwcYZjhBc11xecSPYgY2Wz7Su/s400/somebodystolemyipad.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5432972769406147714" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA9dSNIfRYVeZcQH-AtfccMb5IK8OsPYSDH6McefcpSKT3c98lrZZ29vllNHy9SpGYhkLXUbfbG_ePEXEJr5ypEN7C5eQc4WdCnALuG_BNwlH00VnhsGW7EZK_1axeUnkH8kokTQCYsccv/s1600-h/izone-1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 302px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA9dSNIfRYVeZcQH-AtfccMb5IK8OsPYSDH6McefcpSKT3c98lrZZ29vllNHy9SpGYhkLXUbfbG_ePEXEJr5ypEN7C5eQc4WdCnALuG_BNwlH00VnhsGW7EZK_1axeUnkH8kokTQCYsccv/s400/izone-1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5432972649102985858" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjumFaZDnFma0E_ztJWL4Zc7VRAlmiQd0KkHCQPUk01G2NeoRWhvrCLtjABQGMk6TIeJqjyr7ajNd5fjMwQp4D5ZIOo9LgHG6bSsDzo_pAb0NqQW90_CDofU00-GavxUy-aBZf03wriBGg2/s1600-h/Picture+2.png"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 250px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjumFaZDnFma0E_ztJWL4Zc7VRAlmiQd0KkHCQPUk01G2NeoRWhvrCLtjABQGMk6TIeJqjyr7ajNd5fjMwQp4D5ZIOo9LgHG6bSsDzo_pAb0NqQW90_CDofU00-GavxUy-aBZf03wriBGg2/s400/Picture+2.png" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5432972544553668178" /></a>derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-4910115712265599552010-01-28T12:03:00.000-08:002010-01-28T12:04:32.887-08:00Yapımcıdan katile dans yarışması teklifiGazeteci Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'ya hapisten çıktıktan sonra pop yıldızı muamelesi yapılması eleştiri konusu olurken Milliyet'ten Ali Eyüboğlu'nun 'Ağca'ya dans yarısması' teklifi haberi tv dünyasının reyting için neleri yapabilecek bir hale geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi<br /><br />Reyting uğruna yapılanlar yetmedi. Televizyon, gözünü bir katile dikti. MEDYapım'ın sahibi Fatih Aksoy, Abdi İpekçi'yi katleden ve on gün önce hapisten çıkan Mehmet Ali Ağca'ya dans yarışmasında iş teklif etti. Kimse bu işe dur demeyecek mi? <br /><br />-Medyapım, yakında bir dans yarışmasına başlayacakmış. Yarışmada jüri üyeliği yapması için Mehmet Ali Ağca'ya teklif götürmüş ve 500 bin dolar önermiş. Çıkan haber bu. <br />- İnanamadım, hemen Fatih Aksoy'u aradım. "Toplantıdayım, çıkınca seni ararım" dedi.<br />- Aradan beş-altı saat geçti, Aksoy'dan yanıt gelmedi. <br />- Gece yarısı yeniden aradım. Aksoy, haberin doğru olmadığını söyledi ama sonraki cümlesi işin vehametini ortaya koydu, "Adam cinayet işledi, 30 yıl yattı. Bir 30 yıl daha mı yatıracağız?" dedi. <br />-<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=977194&Date=28.01.2010&CategoryID=77"> Bu kadar da değil! Aksoy, "Böyle bir teklifin neresinde sorun var, anlamadım. Ağca'ya dans yarışmasında jüri üyeliği ve bunun karşılığında 500 bin dolar teklif etmedim. Ağca'nın adı şirkette yarışmacı olarak geçti. Yapacağımız dans yarışmasında yer almasında bir mahsur görmüyorum" dedi.<br /></a>derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-88088807802678259762010-01-28T12:00:00.000-08:002010-01-28T12:02:42.811-08:00Her dayakçı müdürün gönlünde böyle veliler yatar!<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=977258&Date=28.01.2010&CategoryID=77">Kayseri Develi'de öğrencilere sıra dayağı atarken görüntülenen müdüre öğrenci velilerinden destek geldi: Müdürümüzü görevden almayın.<br />Ahmet Oğuz GÜNDÜZ </a><br /><br />KAYSERİ’nin Develi İlçesi’ndeki Necmiye Mustafa Maşlak Sağlık Meslek Lisesi Müdürü C.A.’nın, öğrencilere sıra dayağı çektiği iddialarıyla ilgili 2 müfettiş soruşturmasını sürdürürken, velilerden müdüre destek geldi. Okul Aile Birliği Başkanı Mehmet Kolay, öğrencilerin canının acımadığını düşündüklerini, müdür C.A.’nın doğru olanı yaptığını söyledi. Öte yandan, okul faksından velilere, müdüre destek verilmesi istenen matbu dilekçe örneği fakslandığı öne sürüldü. <br />Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan yaklaşık 20 veli, çocuklarına sıra dayağı çeken Sağlık Meslek Lisesi Müdürü C.A.’ya destek verdi. Okul müdürü C.A.’nın görevden alınmaması için imza kampanyası düzenleyen veliler, görüntülerin 1 yıl önce çekildiğini iddia etti. Okul Aile Birliği Başkanı Mehmet Kolay, Müdür C.A.’nın dürüst ve çalışkan bir yönetici olduğunu belirterek şunları söyledi: <br />“Eğitim ve öğretim mensubuna yönelik, olayla ilgisi olduğu söylenen video çekimindeki görüntülerle varılmak istenen amaç, başarılı bir okul müdürüne düzenlenmiş komplodan başka bir şey değildir. Ulusal ve yerel basın kuruluşları sanki gizli çekim yapılmış gibi ve 22 Ocak 2010 günü karne verilmeden önce çekilmiş gibi göstermektedir. Okul müdürünün linç edilmesine çanak tutulmuştur. Ufak tefek görüntülerle olay sanki büyük bir olaymış gibi yansıtıldı. Sopa denilen şey bir cetvel ve aman aman da bir şey değil. Öğrencilerin de canının acımadığını, Müdür C.A.’nın doğru yaptığını düşünüyoruz.” <br />Öğrenci velisi Ali Yüceler de, “Görüntülerin çekildiğini biz biliyorduk. Hepimizin bilgisayarında zaten vardı. Müdür beyden biz gayet memnunuz, onun gibi bir müdürü bir daha bulamayız. Bunun için müdürümüzün alınmaması için 500 imza topladık” diye konuştu. <br />Bu sırada bazı velilerin, ‘Müdür, döver de sever de” diye konuşması dikkat çekti. Basın açıklaması sonunda toplanan imzalar Milli Eğitim Müdürü Erdoğan Ayata’ya verildi. <br /><br /><br />VELİLERE OKUL FAKSINDAN DİLEKÇE ÖRNEĞİ <br /><br />Öte yandan okul faksından velilere, müdüre destek verilmesi istenen dilekçe örneği fakslandığı öne sürüldü. Necmiye Mustafa Maşlak Sağlık Meslek lisesi logosuyla, 622 02 07 numaralı telefondan velilere çekilen, matbu dilekçede şu ifadeler yer aldı: <br />“İlgili makama. Develi Necmiye Mustafa Maşlak Lisesi öğrenci velileri olarak, her okulda olan ve geçmiş yıllarda çekilen basit görüntüler bahane edilerek, meslek onurunu koruyan, görevini hakkıyla, sonuna kadar yerine getiren okul müdürümüze yapılan bu haksız ve vicdansız linç girişimini kınıyoruz. Adı soyadı ve imzası” (dha)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-16596825257958840292010-01-13T21:50:00.000-08:002010-01-13T21:52:11.985-08:00Kürtçe şarkı istedi diye 15 kurşun yedi13/01/2010 10:29<br /><br /><a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=974326&Date=14.01.2010&CategoryID=77">Ankara'da bir barda Kürtçe şarkı söylediği için özel harekat polisinin açtığı kurşun sonucu öldürüldüğü iddia edilen Emrah Gezer'in ailesi “Niçin bu hale geldik” diye sordu.</a><br /> <br />ANKARA - Diyarbakır nüfusuna kayıtlı 29 yaşındaki Emrah Gezer 27 Aralık gecesi arkadaşının doğumgününü kutlamak için bir bara gitti. İddiaya göre, Kürtçe şarkı söyleyen Gezer'e o sırada barda bulunan bir özel harekat polisi müdahale etti.<br />Ntvmsnbc'nin haberine göre bar dışına taşınan kavgada, özel harekat polisinin bir taksinin içerisinden Emrah Gezer'e 15 el ateş ettiği belirtildi. Olay sırasında Gezer'in ağabeyi de yanındaydı.<br />Ramazan Gezer o anı, “Yan sokağa doğru koştum. Baktım ateş ediyor. Kaçtım. Silah sesleri bittikten sonra kardeşimin yere düşmüş olduğunu gördüm, hastaneye giderken yolda can verdi” diyerek anlattı.<br />Oğlunu öldüren polisin, uzun yıllar Güneydoğu'da görev yaptıktan sonra Ankara'ya geldiğini belirten baba Gezer yetkililere, “Belki onun da annesi babası vardır, oğlumuz niye bu katliamı yaptı diyebilirler. Ama bu polis memurunun Güneydoğu’dan geldikten sonra bir psikolojik tedavi görmesi gerekiyordu” diye seslendi. <br /><br />Aileye, İzmir'de polisin 'dur' ihtarına uymadığı için polis tarafından vurulan Baran Tursun'un babası Mehmet Tursun da destek verdi. <br /><br />Emrah Gezer'e ateş ederek ölümüne sebep olan özel harekat polisi tutuklanarak cezaevine kondu. (Ntvmsnbc)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-10480386099559441942010-01-09T22:45:00.000-08:002010-01-09T22:47:22.396-08:00Edirne'de 'linç sever' grup yine mesaide9/01/2010 04:08<br /><br /><a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=973612&Date=10.01.2010&CategoryID=77">Basın açıklaması yapmak için günlerdir TEM'de bekleyenlerden bir grup gizlice kente girdi. Tutuklu arkadaşlarının serbest bırakılması için ve ABD karşıtı açıklama yapan grup, başka bir grup tarafından linç edilmek istendi.<br /> <br /></a><br /> <br /> <br />EDİRNE - Edirne'de günlerdir devam eden gerginlik şiddet olarak sokağa yansıdı. Basın açıklaması yapabilmek için Edirne'nin İstanbul yönünde TEM'de günlerdir bekleyen gruptan bazıları polis takibinden sıyrılarak kent merkezine girdi. Açıklama yapan bu grup, Edirne kent merkezinden bir başka grup müdahalesine uğrayınca 'Biz PKK'lı değiliz, Amerika'ya karşıyız' dedi. Ancak buna rağmen provokasyon sonucu linç edilmekten zor kurtuldular. <br />Edirne'de geçtiğimiz günlerde DHKP-C olduğu suçlaması ile tutuklanan 5 arkadaşlarının serbest bırakılması ve İncirlik Üssü'nün kapatılması için basın açıklaması yapmak isteyen grubun PKK sempatizanı olduğu dedikoduları ile başlayan olaylara bugün bir yenisi daha eklendi. Edirne'ye girişlerine izin verilmeyen ve 6 günden bu yana TEM otoyolunda bekleyen gruptan yaklaşık 15 kişi saat 14.00 sıralarında PTT Müdürlüğü önüne geldi. Ellerinde, 'Amerika defol bu vatan bizim, Amerika'ya hayır dedikleri için tutuklanan vatansever gençler serbest bırakılsın' yazan dövizleri açan grup basın açıklamasını okumaya başladı. <br /><br /><br />POLİS YOK <br /><br /><br />Eylemciler, açıklamayı duyup yanlarına tepki göstermek amacıyla gelen bir kişiye, 'Biz PKK'lı değiliz, bizi karıştırmayın' diyerek kendilerini savundu. Bu kişinin ikna olarak eylemcilerin yanından ayrılması üzerine basın açıklaması okumaya devam eden grubun yanına bir süre sonra bir başka grup gelerek saldırdı. Eylemciler, 'Yapmayın biz Amerika'ya karşıyız' diyerek kendilerini savunmak istedi. Ancak kalabalık grubun üstüne yürüyerek saldırıya devam etti ve eylemcileri yerlerde sürükledi. Kaçtıkları sırada yerlere düşenler uzun süre tekmelendi. <br /><br /><br /><br />POLİS OLAYLAR SONRA GELDİ <br /><br /><br /><br />Basın açıklamasının ilk başladığı dakikalarda olay yerinden tesadüfen geçen bir polis memuru saldırganları durdurmaya çalıştı, ancak başarılı olamadı. Eylemcilerin ellerinden attıkları pankartlar yakıldı. Kersanvaray'ın dışında bulunun bir işyerine giren basın açıklaması yapan gruptan bir kişi ise camlar kırılarak dışarı çıkarıldı. <br />Basın açıklaması yapanların sokak aralarına kaçarak izlerini kaybettirmesinden sonra Edirne Emniyet Müdürlüğü'nü bağlı çok sayıda polis ekibi gelerek saldırganları sakinleştirmeye çalıştı. Olaylara karışanların yakalanması için çalışmalar sürüyor. (dha)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-72076586286101574512010-01-04T23:53:00.000-08:002010-01-05T00:01:41.995-08:00<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=972655&Date=05.01.2010&CategoryID=82">-Independent: ‘Türk lokumu tatlıdan ekşiye dönüşmüş’</a>derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-40843718990471761132010-01-04T23:48:00.000-08:002010-01-04T23:50:37.860-08:00Devletin '12 Eylül'e ait hafızası silinmiş!<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=972839&Date=05.01.2010&CategoryID=78">Cumhuriyet tarihi boyunca vatandaşlardan Meclis'e gelen şikâyetleri dijital ortama aktarmak isteyen TBMM Dilekçe Komisyonu, 12 Eylül darbesi öncesine ait hiç bir dilekçeye ulaşamadı. 12 Eylül sonrasına ait dilekçelerle ilgili de sağlıklı bir arşiv çalışması yok.<br /></a><br /><br />TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı AKP’li Yahya Akman’ın verdiği bilgiye göre komisyon TBMM’nin kurulduğu 1920 yılından bu yana vatandaşların Meclis’e yaptıkları tüm başvuruları dijital ortama aktarmak istedi. Yapılan başvurular ve bunlara verilen cevapların envanteri çıkarılacaktı. Ancak çalışma sırasında 1980 öncesindeki başvuru metinlerinin ‘hiçbiri’ne ulaşamadı: “Önce ‘var da biz mi ulaşamıyoruz kuytu bir yerde mi’ dedik. Soruşturduk, o dönemin ilgilerine ulaştık, hepsi 12 Eylül döneminde bütün başvuruların imha edildiğini anlattılar. Görgü şahidi olanlar o dönem buranın başına bir subay olduğunu söylediler. Bir evrak bürosu gibi muamele görmüş.” <br />Akman, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığı olaylar ve içinde bulunduğu durumları öğrenmek için en objektif belgelerin, vatandaşların TBMM’ye gönderdiği dilekçeler olduğunu hatırlattı: “Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinden itibaren fotoğrafını çekmek isterseniz burası önemli bir yer. Çünkü Yasama Meclisi’nde olay böyle değil. Yasama Meclisi’nde gündemi milletvekili belirliyor. Ama komisyonun gündemini vatandaş belirliyor. Vatandaşın içinde bulunduğu durum neyse onu yansıtıyor. Adamın ne derdi var, onu görmek isterdik. Ama ulaşamadık.” <br />Dilekçelerin hangi gerekçeyle imha edildiğini bilmediğini vurgulayan Akman, “Sırf fazlalık diye, yer kaplıyor diye de imha edilmiş olabilir, ama kendi sadece kendi dönemini değil de öncesini de yok etmiş. Dilekçelerle ilgili sadece kayıt ve konu başlığı var. Konu başlıklarından da o dönemde nelerden şikâyet edildiğini az bir şey öğreniyorsun, ama içerik yok” dedi. <br />Akman, 12 Eylül sonrasına ait dilekçelerin saklanıp saklanmadığına ilişkin soruya ise, “Doğrusu son 20 yıl var, ondan öncesi pek yok. Ama 12 Eylül öncesi hiç yok. Askeri dönemle ilgili bir kayıt da yok” yanıtını verdi. <br />Akman, konu başlıklarının yer aldığı karar defterlerine baktıklarında Dersim olaylarıyla ilgili vatandaşlardan çok sayıda dilekçe geldiğini gördüklerini söyledi. O dönem gelen dilekçelerin konu başlıklarının ağırlıkla ‘göç ettirilme’ olduğunu vurguladı. (Radikal)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-30394945266118729562010-01-04T23:46:00.000-08:002010-01-04T23:47:59.578-08:00BDP'li Ayna aynı: PKK siyasete katılmalıBDP'li Ayna aynı: PKK siyasete katılmalı<br /><br /><a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=972846&Date=05.01.2010&CategoryID=78"><br />Emine Ayna açık konuştu; 'PKK siyasete katılmalı' dedi. Sözleri tartışmaları alevlendirecek. Son günlerin hedefteki ismi, eski DTP'li yeni BDP'li (Barış ve Demokrasi Partisi) Mardin Milletvekili Emine Ayna Akşam gazetesine konuştu.<br /></a><br /><br />Emine Ayna açık konuştu; 'PKK siyasete katılmalı' dedi. Sözleri tartışmaları alevlendirecek. Son günlerin hedefteki ismi, eski DTP'li yeni BDP'li (Barış ve Demokrasi Partisi) Mardin Milletvekili Emine Ayna Akşam gazetesine konuştu. <br /><br />Emine Ayna ilk kez bu kadar açık olarak, 'PKK demokratik siyasete katılmalıdır' dedi. Ayna'nın, 'Kürt halkı Öcalan'ın muhatap alınmasını istiyor' sözleri tartışmaları yeniden alevlendireceğe benziyor. <br /><br />Emine Ayna, bugün partisinin Meclis'teki ilk grup toplantısında verilecek mesajları toplantı öncesi açıkladı. <br /><br />İşte BDP'nin ilk mesajları ve Emine Ayna'nın 'PKK ile bağ' sorusuna ve merak edilen tüm sorulara verdiği yanıtlar... <br /><br /><br />BEDEL ÖDEDİK AMA YAPTIK <br />- BDP nasıl bir çizgi izleyecek? DTP ile aynı mı olacak üslup? <br /><br />Nerelerde yanlış yaptık, nasıl yapsaydık daha iyi bir sonuç elde ederdik? 1 Şubat'taki kongre sürecinde bunları tartışacağız. Eksiklerimiz oldu. Ancak BDP'ye geçerken çok şey yaptık. Mevcut iktidarı teşhir ettik. DTP'nin son iki buçuk yılda göstermiş olduğu performans sayesinde AKP iktidarı sorgulanabilir hale geldi. Belki bedelini ağır ödedik ama bunu yaptık. <br /><br />- Ne oldu da açılım süreci sekteye uğradı? <br />Aslında iktidar, Meclis'e getirdiği tartışmayla ve Silopi'den girişlerle başka şey yapmak istedi. Gelenlere teslimiyet dayatılmak istendi. Bu açılıma hizmet etmez. Zaten 30 yıldır teslimiyet dayatılıyor. Bu insanlar eğer teslimiyeti kabul etmiş olsalardı bugüne kadar gelir teslim olurlardı. Ancak planları ters tepti. <br /><br />KANUNU BİR KENARA BIRAKIN - <br />Pişman olmayan bile affedildi ve çadır mahkemeleri kuruldu. İktidar bu yüzden sert eleştirilere maruz kaldı. <br /><br />Öyle yapmak zorunda kaldılar. Bakın, yüz binlerce insan sokağa dökülmeseydi teslimiyet dayatılırdı. Bu insanlar o zaman ya bizi tutuklayın derlerdi ya da geri dönerlerdi. Orada yüz binlerce insanın hazır olması serbest bırakılmalarını sağladı.Yok kanuna uyuldu mu, uyulmadı mı?Bunları bir kenara bırakın. Şu söylediklerim de yasaya uygun değil. Ben yasalar değişmeli diyorum. Kürt sorununa mevcut kanunlar çerçevesinden bakarsak bu sorunu çözemeyiz. <br /><br /><br />SİNİRLERİM BOZULDU, DEDİM <br /><br />-Adalet Bakanı açıklama yaptı. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilenlerin koşulları aynı dedi. <br /><br /><br />Gidip gördüler ve değiştirdiler ama. Hem bunu yapıp tahrik edeceksin. Aynı gün 8 Aralık'ta Anayasa Mahkemesi'nin esastan görüşeceği açıklandı. Atmosferden partinin kapatılacağı belliydi. Genel Merkez çıkışı gazeteciler 'Bu açılımı nasıl etkiler?'diye sorunca, dalga geçiyorlar bizimle diye düşündüm. Sinirlerim bozuldu ve 'Açılım bitmiştir' dedim. <br /><br /><br />DEVLETTEN KORUMA İSTEMEM - <br /><br />Tehdit alıyor musunuz? Devletten koruma ister misiniz? <br />Ben tehditlerle karşı karşıya gelmemek için mektuplarımı kendim açmıyorum. Meclis'teki e-mail'i kullanmıyorum. Ancak tehdit alan arkadaşlarımız var. Linç kampanyası yürütülürken ben devletten nasıl koruma isteyeyim? - <br />Peki İmralı ile bağınız hangi boyutta? <br />İmralı'ya giden avukatlarla düzenli görüşüyoruz. Biz talep ediyoruz. Dinlemek istiyoruz, ne diyor, olaylara nasıl bakıyor. Devlete diyoruz ki, Kürt sorununun muhatapları var. Bunlardan biri de Sayın Öcalan'dır. Değerlendirmelerini dinleyip takip ediyoruz çünkü Öcalan'ın her cümlesinin Kürt halkı üzerindeki etkisini biliyoruz. <br /><br /><br />PKK SİYASETE KATILMALI - <br />Kürt sorunun çözümü için yola çıkan hiçbir hareket PKK'dan bağımsız hareket edemiyor eleştirileri de var, öyle mi? <br />Kürtler PKK'dan bağımsız hareket etmeli diye bakarsak çözümsüzlüğü istiyoruz demektir. Bütün örgütlü güçler PKK'ya bağımlı olmalı demiyorum. PKK Kürt sorunun nedeni değil, sonucudur. Bugün PKK'yı yok sayarak çözüm olmaz diyoruz. <br /><br />Diyor ki, ben demokratik siyaset içinde yer almak istiyorum, ben barış istiyorum. Buna niye karşı çıkayım. PKK'nın söylediklerine, taleplerine bakıyoruz. Reddedilir talepler değil. Kabul edilebilir, gerçekleşebilir taleplerse, oturup konuştuğumuzda ortak vatanı yaratacaksak bu kısır döngü niye? <br /><br />- PKK barış istiyorsa Reşadiye'deki saldırı neydi o zaman? <br />Siz demokratik kanalları açarsanız silahlar susar. Silahlı bir örgütü terörist ilan edip operasyonlar düzenleyip sivil vatandaş eylem yaparken öldürüp sonra silahlı örgüte niye silah kullandın diyemezsiniz. Ben bunu olumlamak anlamında söylemiyorum. Reşadiye olmasın mı istiyoruz? O zaman demokratik kanalları açalım. Devlet silah kullanırken, terörist ilan ederken, teslim olmaya zorlarken siz silahlı örgüte ne diyeceksiniz? Örgüt diyor ki ben demokratik alanda siyaset yapmak istiyorum. <br /><br /><br />- Yani PKK'nın demokratik siyasete katılması şart mı diyorsunuz? <br />Şart. Bunun için anayasa bir bütün olarak değişecek. Hemen yarın olmaz deniyor. Niye olmaz? Nedir engel. Hepimiz anti-demokratik diyorsak değişebilir. Anayasa eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik ve sivil olmak zorunda. <br /><br /><br />ARINÇ'I KORKUTTUM BAYDEMİR'İ ELEŞTİRDİM <br />-Bülent Arınç size 'yaratık' dedi. Partinin 'şahin'i olmakla suçlandınız. Neden siz hedef oldunuz? <br />Çünkü iktidar mekanizmalarının biri Türk'tür, biri 'Sünni'dir, biri de 'erkek'tir. Erkek üslubudur bu. Arınç da bu üslubu kullandı, kendisi kaybetti. Son aylarda çok övüldü, sürekli olumlandı. Onun verdiği rahatlıkla yaptı diye düşünüyorum. Bu saldırılar elbette yıpratıyor ama bir yandan da müthiş güçlendiriyor beni. Demek ki diyorum, iktidar sahiplerini korkutacak güce sahibim. <br /><br /><br />- Sizin mağdur olduğunuz düşünülürken bir de gördük ki Osman Baydemir'in yanı başındasınız ve Baydemir küfür ediyor. Onu da eleştirdiniz mi? <br />Erkek üslubudur o da. Eleştirdik tabii. Zaten çok şaşkındık. Kadın milletvekilleri Diyarbakır'daydık. Kabul etmediğimiz bir üslup olduğunu ben söyledim. Özür dilemesini istemedik. Kendisine şunu söyledik, bu erkek egemen zihniyetin dilidir. Bunu değiştirmeye çalışan bir parti olarak bizim bu üslubu kullanmamız doğru değil dedik. Aynen bu cümlelerle paylaştım. Osman Baydemir çok kibar bir insandır. Ancak operasyonlar ve yaşananlar sinir harbi ve gerilime neden oldu. Bunu söylerken o üslubu savunduğum düşünülmesin lütfen.derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-56756468730358695222009-12-16T23:14:00.000-08:002009-12-16T23:15:24.597-08:00Kusur kimde: Üstüne vinç düşüp ölen mühendiste...<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=969736&Date=17.12.2009&CategoryID=77">İSKİ'nin Sarayburnu şantiyesinde meydana gelen kazada hayatını kaybeten Harita Mühendisi Gülseren Yurttaş, bilirkişi tarafından 'olayın meydana geldiği yerde gerekli tedbir ve özeni göstermediği' için tali derecede kusurlu bulundu.<br /></a><br /><br />27 Eylül 2007 günü İSKİ’nin Sarayburnu-Salacak boru hattı şantiyesinde çalışan 35 yaşındaki Yurttaş, vinç operatörü Hasan Hüseyin Navruz’un kullandığı 30 ton kapasiteli mobil vinçten düşen bom denilen parçanın altında kalarak yaşamını yitirmişti. Olaydan sonra Kutay İnşaat’ın Şantiye Şefi Kürşat Özarslan, taşeron Detek şirketinin Şantiye Şefi Ali Ener Edis, vinç operatörü Hasan Hüseyin Navruz ve vinç işaretçisi Ali Kayın hakkında ‘taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçundan üç-altı yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. İstanbul 6’ncı Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dünkü duruşmasında kazayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporu okundu. <br />Rapora göre aslında öngörülebilir olan kaza, tedbirsizlik, ihmal ve dikkatsizlik sonucu meydana geldi. Vincin bomu, pim kırılınca düştü. Şantiye içerisinde gereken iş sağlığı ve güvenliği kuralları uygulanmamıştı. Raporda şantiye şefleri asli kusurlu olarak gösterilirken, vinç operatörü Navruz ise çalışma alanında kimsenin olup olmadığını kontrol etmeden vinci yukarı kaldırdığı için ‘tali kusurlu’ bulundu. Ölen Gülseren Yurttaş da ‘olayın meydana geldiği yerde gerekli tedbir ve özeni göstermediği’ için tali derecede kusurlu bulundu. (Radikal)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-61116899401374552012009-11-08T07:56:00.000-08:002009-11-08T07:59:30.990-08:00Bahçeli tekrar genel başkan( o ye como va)Bahçeli tekrar genel başkan<br /><br /><br />08/11/2009 11:02<br /><br />MHP 9. Olağan Büyük Kurultayı gergin başladı. Ahmet Reis Yılmaz taraftarları salona girerken kısa süreli bir arbede çıktı. Bahçeli 1171 oyla yeniden genel başkan seçildi<br />ANKARA - MHP'nin 9. Olağan Büyük Kurultayı Atatürk Spor Salonu'nda yapılıyor. Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin salona girişi sırasında kurultay için hazırlanan ''Sonsuza Kadar Var Ol Türkiye'' adlı marş çalındı. Partililer sık sık ''Devletin başına Devlet gelecek'' şeklinde slogan attı. Bu arada, yaklaşık 50 kişilik bir grubun salona girmeye çalışması gerginliğe neden oldu. Bu kişilerin daha önce aday adaylığını açıklayan Ahmet Reyiz Yılmaz'ın taraftarları olduğu sanıldı. Bu kişilerin üzerine yabancı cisim atıldı. Üyeler, "Devletin başına devlet gelecek" sloganları atarak, salona girişlerine engel olmaya çalıştı. Kısa süreli bir arbede yaşandı. Ancak söz konusu kişilerin İstanbul'dan gelen üyeler olduğu anlaşıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'na geçilmesi salondaki gergin havayı dağıttı.<br /> <br />DİVAN BAŞKANI ADAYI TARTAKLANDI<br />MHP’nin 9. Olağan Büyük Kurultayı’nda genel başkan adayı olduğunu bildiren Ahmet Reyiz Yılmaz, divan başkan adayının tartaklanarak salona alınmadığını iddia etti. <br />Yılmaz, Çankaya’daki iş yerinde düzenlediği basın toplantısında, divan başkan adayı Kemal İnanlı’nın 140 imza ile kongrenin yapıldığı Atatürk Spor Salonu’na gittiğini belirtti. <br />İnanlı’nın salona alınmadığını ifade eden Yılmaz, ayrıca salon girişindeki gençler tarafından tartaklandığını ileri sürdü. <br />MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisiyle ilgili bazı iddialarda bulunduğunu kaydeden Yılmaz, "Benim eşimin türbanlı olması nedeniyle AK Partili olduğum şeklindeki suçlaması, ruhu İslam, omurgası Türklük olan ülkücü dava için bir kara lekedir. Kendisi 1999’da başı kapalı bir kadın milletvekilinin başını açarak aynı hayasızlığı göstermiştir. Hiç kimse Müslüman-Türk milliyetçiliği üzerine oturup hayasızca insanların ailelerinin başının örtüsüyle uğraşamaz" dedi. <br />Kongreye katılmak için "salondan" haber beklediklerini anlatan Yılmaz, haber gelmeden giderek gerginliğe neden olmayacaklarını, gelecek haber doğrultusunda salona hareket edeceklerini bildirdi. <br />Kemal İnanlı da, 255 delegeyle yaptıkları müracaatlarının, 13 delegenin istifa ettiği gerekçesiyle parti yönetimi tarafından iptal edildiğini belirterek, bunun üzerine Yargıtay’a başvurduklarını, 13 delegeden sadece 2’sinin istifa ettiğinin belirlendiğini, kanunen 244 delegenin yeterli olduğunu bildirdi. <br />Açıklamaların ardından Yılmaz ve İnanlı, iş yerinin balkonundan dışarıda bekleyen taraftarlarını selamladı. (aa) <br /><br /><br />BAHÇELİ: SIRTLANLARI SIRTINDAN ATACAK<br />Devlet Bahçeli, kongre sırasında yaptığı konuşmada "Demokratik Açılım" projesine sert eleştirilerde bulundu. <br /><br />Yaklaşık iki saat boyunca kürsüde kalan Bahçeli bugüne kadarki gelişmelerin, yarın karşılaşılacak felaketlerin acı habercisi olduğunu savunarak, "Tutarsız, işbirlikçi ve teslimiyetçi bir hükümet karşımızdadır. Türkiye’nin güvenliği tehditlerle karşı karşıya bırakılmıştır" dedi. <br />MHP’nin bu demokratik sınavdan yüzünün akıyla çıkacağına yürekten inandığını dile getiren Bahçeli, Kurultay’da tarihin yeniden yazıldığını, bugün yeni bir mührün taşlara kazındığını söyledi. <br />Bahçeli, Türk milletinin, sonsuza kadar var olmak için bu salonda bir araya geldiğini belirterek, tek tek illeri selamladı. Bahçeli, "Anadolu’nun her bahçesinden, hoşgeldiniz" dedi. <br />Büyük Kurultayın, tarihi bir dönüm noktası olacağını, Milliyetçi Hareketin iradesinin, bugün milleti yeni asırlara taşıyacak siyasi vizyonu ortaya koyacağını dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti: <br />"Bu duyguyu ancak yüksek ülkülere koşanlar anlar. Bu duyguyu milletine sevdalananlar anlar. Boyun eğenler asla anlayamaz. Kaynaklarımızı israf edenler anlayamaz. Vicdanları istismar edenler anlayamaz. Değerlerimizi ayaklar altına alanlar anlayamaz. Mukaddesatımızı siyaset malzemesi yapanlar anlayamaz. Arayışı bitmemiş kimliksizler, kişiliksizler, anlayamaz. Orhun’a yol yapınca milliyetçi olacağını sananlar hiç anlayamaz. Teröristle masaya oturanlar asla anlayamaz. Brüksel’de Avrupalı, Washington’da Amerikalı, Erivan’da Ermeni, Erbil’de Peşmerge olanlarsa hiç ama hiç anlayamaz." <br /><br /><br />-"AL BAYRAĞIMIZ YORGUNDUR"- <br /><br />Türkiye’nin bugün sancılı bir dönemden geçtiğini, Türk milletinin sıkıntılı olduğunu savunan Bahçeli, şunları söyledi: <br />"Al bayrağımız yorgundur. Tam 7 yıldır hükümet olan Adalet ve Kalkınma Partisi ile Türkiye bugün tam bir kuşatma çemberi altındadır. Her gün daralan kıskacın içinde bunalımlarla boğuşmaktadır. Ülkemiz, keskin viraja doğru giden çok tehlikeli yoldadır. Milletimizin birliği, dirliği, varlığı ve geleceği tehdit altındadır. Yıkılmadık değer, sarsılmadık mukaddesat, incitilmedik gönül kalmamıştır. <br />Bugüne kadarki gelişmeler, yarın karşılaşacağımız felaketlerin acı habercisidir. Önümüzdeki tehlike çok büyüktür. Karşımızdaki birinci tehlike, ülkemizi uçuruma sürükleyen güvenlik tehditleridir. Siyasi ayrılıkçılık hevesleri hız kazanmıştır. Türkiye’nin milli devlet niteliği ve üniter yapısı hedef alınmıştır. Türk milletinin bin yıllık kardeşliği tehdit altına girmiştir. Vatanımızın, devletimizin, milletimizin tekliği tartışılmaktadır. <br />İkinci tehlike, milletimizi bölünmeye doğru götüren cepheleşmedir. Etnik temelde bölünme, inanç temelinde cepheleşme, mezhep temelinde iç ve dış tahrikler artmıştır. Kimlikler kaşınarak, gerilim ortamı körüklenmiştir. Toplumsal huzursuzluk ve çatışma alanları genişlemiştir. İç huzur, kardeşlik ve dayanışma ruhu yara almıştır. Bu yıkıcı tahribat Türkiye’yi içten içe çürütmektedir." <br />Türkiye ve Türk milletinin etrafındaki çemberin daraldığını, milleti koruyacak güvenlik duvarlarının tahrip olduğunu öne süren MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti: <br />"Tutarsız, işbirlikçi ve teslimiyetçi bir hükümet karşımızdadır. Türkiye’nin güvenliği tehditlerle karşı karşıya bırakılmıştır. Silahlı ve silahsız bölücülük cesaret, moral ve mevzi kazanmıştır. Şer ortaklıkları, hakaret ittifakları, işbirlikçi cepheler oluşmuştur. Ve bunların kaynağı olan AKP, artık Türkiye’nin bekası için başlı başına tehdit haline gelmiştir. Bu tablonun karşımıza çıkardığı gerçek her cephede yaşanan çürüme, çözülme, çöküş ve çaresizliktir. AKP 7 yılda her alanda yenilmiş, her alanda teslim olmuştur. Irak’ta aşiret reislerine, dağlarda teröriste teslim olmuştur. Kıbrıs’ta Rumlara, tarihte Ermenilere teslim olmuştur. Sokakta suçlulara, meydanlarda bölücülere teslim olmuştur. Ekonomide vurgunculara, sofralarımızda yoksulluğa teslim olmuştur. Şimdi sıra Türkiye’yi teslim etmeye gelmiştir. Biz buna izin vermeyeceğiz."<br /> <br />Bahçeli, Türkiye üzerinde ne oyun oynanmışsa, MHP üzerinde de oynanmak istendiğini savunarak, "Her fesadı aşan, her hileyi boşa çıkaran partimiz bugün ülkemizin bütün sorunlarını çözmek için yola koyulmuştur. Bu yol da tehlikeli ve tuzaklarla doludur" dedi. <br />Türkiye’nin 89 yıl sonra aynı talepler ve tehlikelerle karşı karşıya bulunduğunu öne süren Bahçeli, "Bunları yerine getirmek için AKP hükümeti iş başındadır ve biliniz ki bu süreç asla bir tesadüf değildir. Tarihi, planlı ve maksatlı bir oyunun son perdesidir. Bu acı gerçekler hepimize yeni bir sorumluluk yüklemektedir" diye konuştu. <br />Hükümetin ekonomi politikalarını da eleştiren Bahçeli, milli birlik ve kardeşlik tartışılırken yaşanan ağır ekonomik sorunların da hayatı dayanılmaz hale getirdiğini, ekonomik kriz ve gelişmelerin başlı başına bir milli güvenlik sorunu haline geldiğini öne sürdü. <br />Bahçeli, "AKP’nin sahte rakamlar ile kurgulanmış ’büyüyen ülke’ ve ’mutlu insanlar’ yalanlarına inanacak kimse kalmamıştır. AKP’nin ekonomi politikaları ile tıpkı son Osmanlı hükümetlerinin girdiği korku tüneline girilmiştir" dedi. <br />Zamların "sağanak gibi" yağdığını, memur, işçi, emeklimiz ve esnafın zor durumda olduğunu savunan Bahçeli, "Bu karanlık tablonun sahibi olan Başbakan Erdoğan ise Avrupa’da pısırık ama köylü karşısında cesurdur. Barzani’ye teslim, ama çiftçinin anasına küstahtır. Bölücüyle kol kola, ama üreticiye düşmandır. Hak arayana, ses çıkarana, sızlanana karşı zalimdir. Buradan Türkiye’ye sesleniyorum. Türk milleti bu yoksulluğa asla mecbur değildir. Hükümetin politikalarını şiddetle reddediyorum" diye konuştu. <br />Devlet Bahçeli, Milliyetçi Hareketin mensuplarının yoksulluğu ve işsizliği kader kabul etmeyeceğini, istismara ve iş birlikçiliğe izin vermeyeceğini, yolsuzluğu kabullenip sineye çekmeyeceğini, alın terlerinin çalınmasına müsaade etmeyeceğini belirtti. MHP’nin bütün Türkiye’ye daha adil bir paylaşım, fırsat eşitliği, üretken ekonomi, tutumlu bir toplum, yatırım ve istihdam, huzur getireceğini söyleyen Bahçeli, "Bugün Türkiye takatsiz kalmıştır. Çatışmadan ve gerilimden usanmıştır. İstismarlardan bıkmıştır, çekişmelerden yorulmuştur. Daha huzurlu, daha mutlu ve daha umutlu bir gelecek arayışındadır. Ve bu milletimizin hakkıdır. Bu arayış Milliyetçi Hareket için önümüzdeki dönemde tek başına iktidar fırsatı sunmaktadır" dedi.<br /> <br />-"PARTİMİZ VE PARTİLİLERİMİZ ÜZERİNDE DE OYNANMAK İSTENMİŞTİR"<br />Yollarının kolay ve engelsiz olmadığını anlatan Bahçeli, şöyle konuştu: <br />"Milletimizi dünya sahnesinde güçlü bir aktör olarak görmek istemeyenler uyanıktır. Türkiye üzerinde ne oyun oynanmışsa, partimiz ve partililerimiz üzerinde de oynanmak istenmiştir. Sokaklara çekilmek istenmiştir. Milliyetçi Hareket ’hayır’ demiştir. Kardeş kavgasına itilmek istenmiştir. ’Asla’ demiştir. Karanlık senaryolara bulaştırılmak istenmiştir. Tutmamıştır. Her fesadı aşan, her hileyi boşa çıkaran partimiz bugün ülkemizin bütün sorunlarını çözmek için yola koyulmuştur. Bu yol da tehlikeli ve tuzaklarla doludur. Bu itibarla, bozgunculara, yıkıcılara fırsat vermeyeceksiniz. İstismarcılara itibar etmeyeceksiniz. Tahrik ve tertiplere dikkat edeceksiniz. Birlik olup kucaklaşacaksınız. Tek bir ses, tek bir nefes olacaksınız. Türkiye’mizi ve milletimizi çağların ötesine taşıyabilmemizin başka bir yolu da yoktur. Milletimiz bunu başaracak azim ve inanca sahiptir. <br />Herkesi, vatan sevgisi ortak paydasında Milliyetçi Hareketin ilerleyişine katılmaya davet ediyorum. Kaybedilecek zaman artık kalmamıştır. Yarından itibaren, milletimizle kucaklaşma başlamalıdır. Yarından itibaren milletimizin gönlünü kazanma çalışmaları başlamalıdır. <br />Ben büyük bir inanç ve heyecan ile milli bir çağrıda bulunmak istiyorum, bu aziz vatanı ve bu büyük milleti samimi duygularla sevenlerin yeri, Milliyetçi Hareket’in saflarıdır. Bu mücadelede bizimle olacak herkesi Milliyetçi Hareketin çatısı altında toplanmaya davet ediyorum. Kırk uzun yılın herhangi bir anında bulunan bütün dava arkadaşlarımı, bütün ülküdaşlarımı bir kez daha çağırıyorum. Geçmişe değil geleceğe bakıyorum, Türkiye’min bana ihtiyacı var, oyalanacak vaktim yok diyenlere Milliyetçi Hareket’in kapısı sonuna kadar açıktır."<br /> <br />-"İŞ BİRLİKÇİ MEDYA GÜCÜMÜZ YOK"-<br />MHP’nin yanlış yollara girildiğine dair bütün uyarılarının doğru çıktığını üzülerek gördüklerini ifade eden Bahçeli, haklı olduklarının millete de anlatılması gerektiğini söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti: <br />"Hak ettiğimizi de milletten istemek gerekmektedir. Bizim iş birlikçi medya gücümüz yoktur. Para babalarımız, karanlık ilişkilerimiz yoktur. Uluslararası destekçilerimiz yoktur. Sizler, inancınızı mukaddesatımızdan alıyorsunuz. Çok şükür, arkamızda yolsuzlukların lekesi yoktur. İnanç istismarlarının, zekat dolandırıcılarının şaibesi de yoktur. Alnımız açık, yüzümüz pak, mazimiz tertemizdir. Hepiniz çoluk çocuğunuzun rızkından keserek siyaset yapıyorsunuz. Çok konuşarak üstünü örteceğimiz yalanlarımız da yoktur. Kimseden sakladığımız, kapatacağımız ahlaksızlıklarımız da yoktur. Vicdanımız, ruhumuz ve yüreğimiz tertemizdir. Nasıl görünüyorsak öyle oluruz, ne biliyorsak onu söyleriz. Biz kırk yıl önce yola, Hakka sığınarak çıktık. Çok şükür ki, namusumuzla ve şerefimizle bugünlere ulaştık. Biz kırk yıldır meydandayız. Kırk yıldır salonlardayız. Varsın, başkaları gibi harcayacak milyarlarımız olmasın. Varsın bize kucak açacak medyamız olmasın. Ve Allah muhafaza, bunları kullanacak karakterimiz de bulunmasın, ne gam, ne tasa... Bizim, yüreğimizde Allah inancı, arkamızda şehitlerin duası, yanımızda milletimiz, gönlümüzde vatan sevgisi, elimizde üç hilal, önümüzde ise dava arkadaşlarımız var."<br /> <br />-"YARINDAN İTİBAREN MİLLETİMİZLE KUCAKLAŞMA BAŞLATINIZ"-<br />Bahçeli, Türkiye’yi 2023’te lider ülke, 2053’te süper güç yapacaklarını söyledi. Partililerden, millete yaklaşan tehlikeler ile AK Parti zihniyetinin gerçek niyetini anlatmalarını isteyen Bahçeli, "Ayak basmadık yer, ocak, ulaşmadık gönül bırakmayınız. Kaybedilecek zaman artık kalmamıştır. Yarından itibaren, milletimizle kucaklaşma başlatınız" dedi. <br />Milletin, MHP’yi iktidara taşıyacağına inandığını kaydeden Bahçeli, bu yolculuğun "Türkün yüzyıla damgasını vuracağı günlere doğru başlatılan bir yürüyüşün, vatanına, insanına, toprağına, havasına, suyuna, dününe, bugününe ve geleceğine sahip çıkanların yürüyüşünün adı" olduğunu söyledi. Devlet Bahçeli, "Ben bu ülkülere ulaşmak için yola çıkıyorum. Sizlerin de bu yolculukta beni yalnız bırakmayacağınızı biliyorum" dedi. <br />Konuşmasının sonunda salondakilere "Bayrağı dalgalandıracak nefesler, Türklüğü ayağa kaldıracak eller, vatanın makus talihini yenecek inanç, açı tok, esiri hür, işsizi işli, aşsızı aşlı yapacaklar, sömürüye, istismara, alçaklığa dur diyecekler, yeter diyecek, elinin tersiyle itecek, yumruğunu masaya vuracaklar nerede?" diye soran Bahçeli, salondakilerin "burada" diye karşılık vermesi üzerine de "İşte gerçek bu, gayrısı yalan. İşte doğru bu, gerisi sanal. Evet, iftiharla söylüyorum ki burada, bu salonda. Zulme eş başkanlık edenler, zalime dost, mazluma düşman olanlar kulağınız burada olsun. Bir umut, bir ışık, bir kılavuz arayanlar, ümidiniz burada olsun" dedi.<br /> <br />PARTİMİZE SIZAMADILAR<br />MHP’nin 9’ncu Olağan Büyük Kurultayı’nda bin 171 delegenin oyuyla yeniden genel başkanlığa seçilen Devlet Bahçeli, delegelere teşekkür etti. Bahçeli, "Partimize yönelik sızma teşebbüsleri, milliyetçi ve ülkücülerin kararlı duruşları karşısında hüsranla sonuçlanmıştır" dedi. <br />Bahçeli, yeniden genel başkan seçilmesinin ardından yaptığı konuşmada Kurultay’ın arzu ettikleri şekilde ve MHP’nin ‘vakar’ına uygun şekilde gerçekleştiğini, dostluğun, kardeşliğin, kucaklaşmanın en güzel örneklerinin Kurultay salonunda verildiğini söyledi. Bahçeli, delegelere ve partililere "9. Büyük Kurultayımız, Türkiye’nin milli varlığının ağır tehdit altında olduğu, etnik bölücülüğün çok ciddi bir beka sorunu haline geldiği nazik ve kritik bir dönemde yapılmıştır. Bu bakımdan Büyük Kurultayımızın isminin ve ana temasının ‘Sonsuza Kadar Var Ol Türkiye’ olarak belirlenmesi bir tesadüf değildir ve bu klişe bir slogan ve simge de değildir. Bugünkü ortam ve şartlarda Milliyetçi Hareketin önündeki en önemli tarihi görev, bin yıllık kardeşliğimizin hain saldırılara karşı korunması ve yaşatılmasıdır. Bu kongre ile yüksek iradenin temsilcisi olan sizler, demokratik tercihlerinizi yaptınız. Partimizi iktidara taşıyacak olan yeni bir süreci de başlatmış oldunuz" diye seslendi.<br /><br /><br />-"PARTİMİZE SIZMA TEŞEBBÜSLERİ HÜSRANLA SONUÇLANDI"- <br /><br />Delegelerin ve partililerin büyük bir demokratik olgunluk içinde ve milliyetçi hareketin ahlakına uygun bir şekilde davrandığını ifade eden Bahçeli, MHP üzerinde uzun süredir önünü kesmeye yönelik gizli ve açık çalışmaların devam ettiğini söyledi. <br />Bahçeli,"Partimizin muhtemel bir başarısızlığını umarak nemalanmak isteyen odaklar, sistematik bir kampanya ile aziz milletimizin aklını karıştırmayı hedeflemişlerdi. Toplantılar, yemekler, törenler, mektuplar, makaleler, haberler, ekranlar ile Milliyetçi Hareket Partisi içine nifak sokmaya çalışmışlardı. Bugün aldığınız kararlar ve gösterdiğiniz duruşla, davamıza yönelik karalama ve karartma kampanyalarına karşı hak ettiği cevabı vermiş oldunuz. Partimize yönelik sızma teşebbüsleri, milliyetçi ve ülkücülerin kararlı duruşları karşısında hüsranla sonuçlanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisinin sahibi Milliyetçi Hareket Partisi mensuplarıdır. Partimizin karar ve yönetim kadrolarına seçme veya seçilme iradesi ve hakkı yalnızca sizindir. Bu hakkın gaspına yönelik küresel senaryoları ve yerli aktörlerini çelikten iradenizi göstererek reddettiniz. Meşruiyet dışındaki bir girişimin Milliyetçi Hareket Partisinde sonuç almasının asla mümkün olamayacağını ilan ettiniz. Bu kararınızla, MHP’siz Türkiye heveslerini boşa çıkardınız"diye konuştu. <br />Teşekkür konuşmasında parti programı ve tüzüğünde yapılan değişikliklere de değinen Bahçeli, yapılan değişikliklerin önümüzdeki on yıllar içinde karşılarına çıkacak bütün gelişmelere cevap vereceğini belirtti. Bahçeli, "Bu kapsamda, yakın gelecekte, devlet ve millet hayatı açısından çok ağır sorunları yaşayacağımız ortadadır.Bu sorunların çözümü için milliyetçilik ideolojisinin vizyonu ile bakılan kapsamlı, tahlilci, bilime dayalı ve köklü çözüm yollarına ihtiyacımız vardır. Bu nedenle önümüzdeki dönem için siyaseten yapılması gerekenleri projelendiren arkadaşlarımızın yardımlarına açığız. Tekliflerini ve desteklerini mutlaka bekliyoruz"dedi. <br /><br /><br />-MİLLİYETÇİLERE ÇAĞRI- <br /><br />Bahçeli konuşmasında, Bu kutlu davayı yeni tanıyan, fikirlerimizde sıcaklık duyan, kendi geleceğine sahip çıkmak isteyen bütün vatandaşlarımı üç hilalde buluşmaya davet ediyorum. Sizleri ‘lider ülke Türkiye’ doğrultusunda verilecek onurlu mücadelede yol ve kader arkadaşlığına çağırıyorum. Bizlere arkadaşlık yapacak vatanseverleri Milliyetçi Hareketin bayrağı altında toplanmaya bekliyorum. Geliniz, aramıza katılınız ve kardeşlerinizle kucaklaşınız"sözleriyle de çağrıda bulundu. MHP’nin önümüzdeki günlerde yurt çapında ‘Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat’ mitingleri düzenleyeceğini hatırlatan Bahçeli, partililere her eve ulaşmaları, onların sevgi ve gönüllerini kazanmaları talimatı verdi. (anka)<br />-NOTLAR-<br />MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşması 2 saat sürdü. Bahçeli’nin konuşması sırasında salonda bulunan bir kişi aşırı kalabalık ve sıcak nedeniyle baygınlık geçirdi. Salonda bulunan bir doktorun ilk müdahalesini yaptığı kişi daha sonra dışarı çıkarıldı. <br />Bahçeli’nin konuşması sırasında sık sık "Şehitler ölmez, vatan bölünmez", "Devletin başına devlet gelecek", "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları atıldı. <br />Konuşmanın sonunda ise Bahçeli’nin "Ne mutlu Türküm diyene" sözlerine bütün salon tek bir ağızdan eşlik etti. Delegeler ve partililer, Bahçeli’nin konuşmasının son bölümlerini ayakta dinledi. <br />Kurultayı bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de izledi. (aa)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-39691669794130555372009-11-07T06:58:00.000-08:002009-11-07T07:00:10.854-08:00AB bize niye para versin? (10-05-2007)AB bize niye para versin?<br /><br />Rize`nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde AB hibe fonlarından yararlanılarak yapılmak istenen ve ön elemeden geçen 350 bin euro tutarındaki kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi projesi, köylülerin, ``AB bize niye bedava para versin. Bunun altında bir şey var`` düşüncesi nedeniyle hayata geçirilemedi.<br /><br /><br />İkizdere Kaymakamı Emre Çınar, kaymakamlık olarak AB hibe fonlarından yararlanılarak ilçenin Şimşirli köyüne kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi yapmayı düşündüklerini, bu amaçla bir proje hazırlayıp ilgili makamlara sunduklarını belirtti.<br /><br />Hazırladıkları projenin ön elemeden geçtiğini ifade eden Çınar, ``İlçeden hazırlanıp verilen 10 projeden sadece bu proje ön elemeden geçmişti. 350 bin euro tutarındaki proje ile Şimşirli köyüne sağlıklı bir kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi yapılacaktı. 350 bin euronun yüzde 90`ı AB fonlarından hibe olarak karşılanacak, geri kalan kısmını ise biz karşılayacaktık`` dedi.<br /><br />Projenin ön elemeden geçmesinden sonra ikinci aşama için hazırlık yapmaya başladıklarını ifade eden Kaymakam Çınar, şunları söyledi:<br /><br />``Bu kapsamda arıtma tesisinin köyde yapılacağı yerle ilgili araştırma yapmaya başladık. 367 nüfusu olan köy için 367 metrekarelik arazi gerekiyordu. Bunun yapılacağı yeri tespit ettik. Ancak bu sırada köyün 3 mahallesinden birinin sakinleri, `Biz AB parasını istemiyoruz` gibi gerekçelerle projeye karşı çıktılar. Bunun üzerine biz de projeyi diğer iki mahallede yapmaya karar verdik. Ancak bu sefer de arıtma tesisini yapmayı düşündüğümüz arazinin sahiplerinden biri, arazisini vermek istemedi. Bütün ikna girişimlerimize rağmen bir sonuç alamadık. Bölge engebeli arazi yapısına sahip olduğu için tesisi her yerde kurmak mümkün değil. Bu nedenle yapmayı düşündüğümüz projeden vazgeçmek zorunda kaldık.``<br /><br />Çınar, vazgeçilen proje ile köyün önemli bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak, ``Böyle bir fırsat her zaman yakalanmaz. Şimşirli köyü oldukça güzel bir proje kazanacaktı. Ancak maalesef gereksiz nedenlerden dolayı gerçekleşemedi`` diye konuştu.<br /><br />KÖY MUHTARI ŞİMŞEK<br /><br />Şimşirli köyü Muhtarı Necmi Şimşek ise köylerinde yapılması düşünülen kanalizasyon şebekesi ve arıtma projesi konusunda köylüler arasında görüş birliği sağlanamadığını söyledi.<br /><br />Yıllardır köylerine kanalizasyon şebekesi kurulmasını beklediklerini ifade eden Şimşek, ``İl özel idaresinin imkanları ile acil ihtiyacımız olan pis su arıtma tesisini yaptıramadık. Yıllardır beklediğimiz tesis, kaymakamlık öncülüğünde hazırlanan proje ile gerçekleşecek, böylece çevreye hiçbir zararı olmayan bir tesis kurulacaktı`` dedi.<br /><br />AB hibe fonlarından yararlanılarak yapılacak projenin ön elemeden geçmesinden sonra köyde tesisin yapılacağı bir yer arandığını kaydeden Şimşek, şunları kaydetti:<br /><br />``Biz köyde tesis için yer ararken köylülerin arasında işe siyaset karıştıranlar, bu işi kendi siyasi emellerine alet edenler oldu. Böyle olunca da köyde birliği sağlayamadık. Köylüler, `AB bize niye bedava, hibe para veriyor, AB para vermesin, bunun altında Avrupa emperyalizmi yatıyor, il özel idaresi bu tesisi yapsın` şeklinde görüşler ortaya çıkmaya başladı. Bu nedenle de proje hayata geçirilemedi. Proje ile köyümüz modern bir köy olacaktı, yazık oldu.``<br /><br />A.A.derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-15552426759204017422009-10-20T14:09:00.000-07:002009-10-20T14:12:14.756-07:00THUNDER THUNDER THUNDER CATS<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT7WGZhk5byEXEIyOCy6ScraaOmJH5_QNomK5rDUzPgr2NvwQ8_QXnDdjkASGmmGq9Wt7DKiYBXFcB5NsOvJpdWmFLJgoVn2qpZsWjQ_6bglvEUhnk4TEwMnUlTghP7y2d-H17Z_EivGZe/s1600-h/fft5_mf273771.Jpeg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 282px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT7WGZhk5byEXEIyOCy6ScraaOmJH5_QNomK5rDUzPgr2NvwQ8_QXnDdjkASGmmGq9Wt7DKiYBXFcB5NsOvJpdWmFLJgoVn2qpZsWjQ_6bglvEUhnk4TEwMnUlTghP7y2d-H17Z_EivGZe/s400/fft5_mf273771.Jpeg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5394792838487721090" /></a><br />Izmir Barosu avukatlarından Tarcan Ülük, kısa adı ER Parti olan Ergenekon Partisi'ni kurmak için çalışmalara başladıklarını bildirdi.<br /><br /><br /><br />Ülük, düzenlediği basın toplantısında partinin çalışmaları hakkında bilgi verdi. <br />"Ergenekon, ’Ne mutlu Türk’üm’ diyen herkesin övünç duyduğu değerler manzumesinin simge adıdır" diyen Ülük, partinin kuruluş işlemlerini 29 Ekim’e yetiştirmeyi hedeflediklerini söyledi. <br /><br />Kuracakları partinin diğer partilerden temel farklılıkları bulunduğunu anlatan Ülük, "ER Parti’nin manevi lideri Mustafa Kemal Atatürk olarak kabul edilmiştir. ER parti bu nedenle lidere dayanan bir parti olmayacaktır. Zira bir lidere ihtiyaç duymamaktadır. Manevi liderin izinden gidecek kadrolara ihtiyaç duymaktadır sadece" dedi. <br />Ülük, ER Parti logosunun neslinin tükendiği sanılan yeniden Anadolu’da görülen özgürlüğü simgeleyen "Anadolu Parsı" olarak belirlendiğini bildirdi.derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-34199925184673398842009-10-14T01:09:00.000-07:002009-10-14T01:11:37.541-07:00Cem Uzan en pahalı şaraplarla veda partisi yapmışCem Uzan'ın, Fransa'ya kaçmadan önce 9 Ağustos Pazar günü evinde arkadaşlarına bir parti verdiği ve “Bu şaraplar bitinceye kadar içeceğiz” dediği öğrenildi<br /><br /><br />Fransa’dan siyasi sığınma talep eden Cem Uzan’ın, yurtdışına kaçış planını en yakınlarından bile sakladığı, kaçmadan önce evinde bol bol şarap içilen bir ‘veda partisi’ düzenlediği ortaya çıktı. <br />Ağustos ayı sonunda “Antalya’ya tatile gidiyorum” diyerek oturduğu Sazak Villaları’ndan ayrılan ve bir daha görülemeyen Cem Uzan’ın Fransa’ya kaçtığı, avukatının açıklamasıyla anlaşıldı. Edinilen bilgilere göre Cem Uzan, 9 Ağustos Pazar günü, kaçmadan önce arkadaşlarına veda partisi verdi. İmar Bankası yolsuzluğundan sonra ev ve işyerlerinde yapılan baskınlarda ele geçen ve şişesi 2 bin 500 dolardan başlayan Petrus şaraplarına düşkünlüğü ile tanınan Uzan o gün, kaçma planından haberdar olmayan arkadaşlarına pahalı şaraplar ikram etti. <br /><br />Pazar aile günü <br />Pazar günlerini genellikle aile üyeleri ve lise arkadaşlarıyla evde geçiren Cem Uzan, davetliler ve eşlerine şarap ikram ederken, “Bu şaraplar bu gece bitmeden ayrılmak yok” dedi. Veda partisinde olduklarını bilmeyen akradaşları, Sazak Villaları’ndaki evden ayrıldıktan sonra Cem Uzan da Fransa’ya kaçış planını başlattı. <br />Cem Uzan sessiz sedasız yaptığı kaçış planını yıllardır beraber çalıştığı kişilerden de sakladı. Genç Parti’de genel başkan yardımcılığı yapan Emin Şirin, Cem Uzan’ın 9 Ağustos’ta yaptığı ev partisinde olmadığını belirtti. Şirin şöyle dedi: “Pazarları genellikle Cem Uzan aile günüdür. O gün aile üyeleri ve lise arkadaşları ile bir araya gelir. Biz de birçok kez şarap içtik.” <br /><br />‘Buluşacaktık’ <br />Cem Uzan ile ağustos ayı sonunda görüştüğünü belirten Şirin, o zaman kaçma gibi bir düşüncesi olmadığını tersine, eylülde görüşmek üzere sözleştiklerini söyledi. Şirin, Uzan ile son görüşmesini şöyle anlattı: <br />“Cem Uzan’ın yurtdışına çıkma gibi bir düşüncesi olduğuna tanık olmadım. Ben Cem Uzan ile en son 25 Ağustos günü gö-rüştüm. Antalya’ya tatile gidiyordu, ben Kuşadası’na gidiyordum. 7 Eylül’de görüşmek üzere sözleştik. Ben Ergenekon davası için İstanbul’da olacaktım. Bana ‘Davadan erken çıkarsan görüşürüz’ dedi. Genellikle ben aramazdım o beni arardı. Ancak o gün aramayınca şoförünü aradım. ‘Tatili biraz uzadı hala Antalya’da dönmedi’ dedi. Ben de çıkan haberler üzerine merak etmeye başladım. Sığınma talebine ben de şaşırdım.” <br /><br />Koruma aracılık etti <br />Cem Uzan kaçış planını uyguladığı dönemde üçüncü kişilerle irtibatını yakın koruması ve kuryesi T.B aracılığıyla sağladı. 2002 seçimlerinde GP İstanbul milletvekili adayı da olan T.B, Cem Uzan’ın ev, yat, uçak koordinatörlüğü ile özel kurye olarak belge götürüp getirme işlerine bakıyordu. T.B, Cem Uzan kaçış planı sürecinde cep telefonundan arayanlara, “Cem Bey Antalya’da” ya da “Tatili uzadı” cevabı verdi. T.B İmar Bankası davasında da yargılanıyor. <br />Öte yandan Cem Uzan’ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Ankara’ya karşı ifade özgürlüğü ve adil yargılanma davası açtığı öğrenildi. Uzan’ın başvurusunda 2003’te Başbakan Tayyip Erdoğan’ı eleştiren konuşması nedeniyle mahkum edilmesinin AİHM’in ifade özgürlüğü ve adil yargılanmayla ilgili maddelerine aykırı olduğunu savunduğu belirtiliyor. <br /><br /><br />Kız kardeşi ve annesinden de haber alınamıyor <br /><br />Telsim kontörlerini evinin havuzunda sakladığı için emniyeti suistimalden 3.5 yıl, orman arazisi işgali nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Cem Uzan, kendisi ve ailesi için Fransa’dan siyasi sığınma hakkı isterken, annesi ve kız kardeşinden de haber alınamıyor. İmar Bankası davasından yargılanan anne Melahat Uzan ile Cem Uzan’ın kız kardeşi Ayşegül Uzan ile eşi Müştak Ayvaz’ın da Türkiye’de olmadığı, aynı davada yargılanan akbarası H.P ve özel kuryesi T.B’nin de yurtdışına çıkış hazırlığında olduğu iddia ediliyor. <br />Kaçıran birim muamması <br />Dün, Vatan gazetesinde yer alan habere göre Cem Uzan’ı, Türkiye’den ‘Special Human Rescue Task Force’ (Shrtf) adındaki özel bir birimin kaçırdığı, konusunda uzman uluslararası deneyime sahip, daha önce CIA ve FBI’da çalışmış ajanlardan kurulu bu birimin Fransa’da da Cem Uzan’ı korumaya devam ettiği belirtildi. <br /><br />Uzan Savcısı isyanda <br />İmar Bankası yolsuzluğu sonrası yaptığı operasyonlarla “Uzan Savcısı” diye ünlenen emekli Şişli Cumhuriyet Savcısı Mecit Ceylan, “Benim telefonlarımı yasadışı olarak dinleyen devletin kurumları, Cem Uzan gibi çete, zimmet ve yolsuzluktan yargı4lanan birisini neden takip etmez?” dedi. Cem Uzan ve ailesi hakkında İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nde İmar Bankası yolsuzluğu, 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de çete davasını açtığını belirten Ceylan, Cem Uzan’ın Şişli’de de kara para aklama davasının olduğunu hatırlattı. İsviçre’de bulunan 200 milyon doları alma umudu kalmayan Cem Uzan’ın kaçışının kendisi için sürpriz olmadığını belirten Ceylan, “Devlet beni yasadışı olarak dinleyip, menfaat sağladığımı iddia ediyor ama Cem Uzan gibi birisini takip etmiyor” dedi. <br /><br /><br />Türkiye’yi iade istemeye mi tahrik ediyor? <br /><br />Fransa Dışişleri Bakanlığı, Cem Uzan’ın Fransa’dan iltica talebinde bulunduğunu resmen doğruladı; iltica statüsünün kabul edildiği iddiasını ise yalanladı. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bernard Valero, günlük basın toplantısında, bir soru üzerine Cem Uzan’n iltica isteğini teyit ederek “Talep normal koşullar altında OFPRA (Fransa Mülteci ve Vatansızları Koruma Ofisi) tarafından inceleniyor” dedi. Valero, başvurunun yeri ve tarihi hakkında bilgisinin olmadığını da söyledi, “Eylül içinde olması mümkün” diye konuştu. İltica başvurusunu inceleyen OFPRA’nın bir yetkilisi ise eskiye oranla iltica süreçlerinin Fransa’da hızlandığı, başvurulara verilen yanıt olumluysa, bunların 3-4 ay içinde sonuçlandığını, olumsuzsa “İltica Hakkı Ulusal Mahkemesi” nezdinde itiraz olabileceğini, bunun da 2 yıl alabileceğini kaydetti. <br /><br />‘Açıklaması şaşırtıcı’ <br />Türk diplomatik kaynakları, Türk vatandaşlarının Fransa’ya her iltica ettiğinde, bu bilgiye erişimde zorlandıklarını, Uzan’ın kendiliğinden açıklama yapmasının şaşırtıcı olduğunu ifade ettiler. <br />Üzerinde durulan husus normal koşullarda, Uzan’ın avukatının açıklama yapmasının müvekkili lehine bir durum olmadığı. Çünkü böylece Fransız topraklarında bulunduğuna dair kesin kanıt ortaya konulmuş oldu. İltica talebi reddedildiği takdirde Türk makamları kendisine isnat edilen suçlardan ötürü Türkiye’ye iadesini isteyecek. <br /><br />Savcılık inceleme başlattı <br />Cem Uzan’ın avukatı Şaylan Çığgın’ın müvekkilinin Fransa’ya sığındığı yönünde yaptığı açıklama üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı inceleme başlattı. Başsavcılık, inceleme sonunda, Uzan hakkında kanuni gereğin yapılacağını bildirdi. TMSF, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak yurtdışına kaçtığı yönünde haberler çıkan Cem Uzan hakkında, zorla getirilme ve gıyabi tutuklama kararı çıkarılması talebinde bulunmuştu. Mahkeme, 4 Mart 2009’da yurtdışına çıkış yasağı konulan Uzan için gıyabi tevkif talebini reddetmişti. <br /><br />TMSF hazırlık yapıyor <br />Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Fransa’dan siyasi sığınma hakkı talep eden Cem Uzan hakkında uluslararası arama içeren “kırmızı bülten” çıkarılması için çalışma başlattı. Uzan’ için gıyabi tevkif talebinden sonuç alamayan TMSF avukatları, karara 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz etti. Avukatlar, tutuklama kararı çıkar çıkmaz Interpol’e başvurarak kırmızı bülten çıkartılmasını sağlayacak.(Milliyet) <br /><a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=959160&Date=14.10.2009&CategoryID=77"></a>derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-43937444434942814092009-09-19T04:29:00.000-07:002009-09-19T04:30:50.197-07:0060 kişiyi öldürüp serbest kaldılar<a href="http://www.egedesonsoz.com/default.asp?sayfa=haberdetay&hID=63225&haber=60-kisiyi-oldurup-serbest-kaldilar-">İzmir'in Seferihisar İlçesi açıklarında 2 yıl önce 60 kaçağın ölümüyle sonuçlanan faciada tutuklu kalmadı.<br /><br />18 Eylül 2009 Cuma<br /><br /><br /></a><br /><br /> <br />İZMİR- Haklarında 32'yer yıl hapis cezası istenen, aralarında bu işi organize eden bakkal M.A.'nın da bulunduğu 20 sanığın yargılandığı dünkü duruşmada, 7 kişi daha tahliye olunca tutuklu sanık kalmadı. 4 sanık ise daha önceki duruşmalarda tahliye olmuştu.<br /> <br />Hürriyet'in haberine göre, iki yıl önce, yasadışı yollardan Seferihisar'ın Sığacık sahilinden Yunan adalarına geçmek için açılan Filistin, Etiyopya, Mısır ve Suriye uyruklu kaçakların bulunduğu 15 metrelik tekne, dalgalara yenik düşerek alabora oldu. Toplam sayıları 85 olduğu sanılan kaçaklardan 6'sı kurtarılırken, 1'i Türk 50'sin kimliği bellirlenen 60 kişinin cesedine ulaşıldı. Cesedi bulunanlardan birinin sol kolundaki ‘Canım Anam Nur’ yazılı dövmeden, 17 ayrı suçtan sabıkalı Hüseyin Güzelcan (34) olduğu saptandı. Hüseyin Güzelcan'ın tekneyi kullanan kişi olduğu anlaşıldı.<br /> <br />11 KİŞİ TUTUKLANDI<br /> <br />Güzelcan'ın telefon görüşmelerinin deşifre edilmesiyle derinleştirilen soruşturmanın ardından ‘Söğüt’ adı verilen operasyon için düğmeye basıldı. Çok sayıda ekibin katıldığı, Basmane ve Kadifekale semtlerinde önceden belirlenen adreslere yapılan eş zamanlı baskınlarda, 20 kişi yakalandı. Organizatörlüğün liderliğini yapan, Basmane Semtinde gıda firması sahibi M.A. (42), yardımcıları M.G. (40), A.M.B. (27), firmasının ortakları H.A. (37), M.O. (26), otel görevlisi M.D. (28) ile Filistin uyruklu A.M.H.A (38), kaçakların nakli sırasında şoförlük yapan C.Y. (41), S.K. (41), R.B. (30) ve A.Ş.'de (36) tutuklanırken, 9 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.<br /> <br />ŞİFRELİ KONUŞMALAR<br /> <br />Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı, 11'i tutuklu 20 sanık hakkında ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgütlü olarak göçmen kaçakçılığı yapma, taksirle öldürme’ suçlarından 32'şer yıl hapis cezası istemiyle dava açtı. Savcı, hazırladığı iddianamede sanıkların birbirleriyle yaptıkları telefon görüşmelerine de yer verdi. Telefon görüşmelerinde facia sonrası M.G. ve A.M.B.'nin kaçakların neredeyse tamamının öldüğünü konuştukları yer aldı. İddianamede, kaçakların yurt dışına çıkması karşılığında değişik miktarlarda paranın Suriyeli Reşit adlı kişi aracılığıyla Yemeni kod adlı M.A.'ya, Yunanistan'a ulaştıktan sonra organizatörlere paylaştırılmak üzere teslim edildiği, M.A'ın İzmir Bölgesi'nde meydan gelen göçmen kaçakçılığı olaylarının çoğunluğunda organizatörlerin kasası olarak görev yaptığı kaydedildi. Suriyeli Reşit, olarak belirtilen kişinin M.A'nın yanında çalışan işçi H.A. olduğu ve bu kişinin göçmenleri otelde topladığı belirtildi. Ayrıca, faciadan sağ olarak kurtulanların, yakalanan zanlıları teşhis ettiklerine yer verildi.<br /> <br />TIKA BASA DOLDURDULAR<br /> <br />Olaydan sağ olarak kurtulan Filistin uyruklu Halid Muhammed Nuriddin de emniyetteki ifadesinde olayı “Tarihten üç ay kadar önce Filistin'den yük gemisi ile önce Libya'ya gittim. Burada iki ay çalıştım. Tanıştığım bir kişi 1000 dolar karşılığında İtalya'ya gitmek için anlaştık. Gemi ile İtalya'ya gitmek için yola çıktım. Beni İtalya yerine İzmir'e indirdiler. Basmane semtinde bir otelde diğer göçmenlerle birlikte kaldım. Olay, günü bizi kapalı kasa bir kamyona tıka basa doldurdular. İki saatlik bir yolculuktan sonra indik. Kayalık bir tepeyi aştıktan sonra, kıyıda bekledik. 15 -20 metre boyunda üzerinde Türk bayrağı olan kırık dökük bir tekne geldi. Türk olan kaptan tekneyi bir saate yakın karaya paralel yol aldıktan sonra denize açıldık. Bu sırada büyük dalgalar geldi. Tekne yan yattı. Ben şambrele tutundum, tekne sabaha karşı battı. Denizde gün boyu akıntıya karşı yüzüp karaya çıktım. Bitkin bir halde beni buldular. Sanıklardan şikayetçiyim” sözleriyle anlattı.<br /> <br />7 TAHLİYE<br /> <br />Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan yargılamada elebaşı olduğu iddia edilen M.A. ile H.A., çelişkili ifade verirken, diğer sanıklar ise suçlamaları kabul etti. Kurtulan kaçaklardan 3'ü elebaşı olan M.A'yı teşhis etti. Mülteciler, olay günü Basmane'de bulunan bir otelde toplandıklarını, minibüs, otomobil ve tenteli kamyona bindirip sahile götürdüklerini, burada gece saat 00.30 sıralarında tekneye bindirilip, dümen de bir Türk'e verilerek denize açıldıklarını söyledi. Mülteciler, ifadelerinde “1.5 saat sonra tekneyi kullanan Türk denize atladı. Dümene içimizden acemi biri geçti. Bir saat kadar bu şekilde azgın sularda gittik. Dalgalar git gide arttı. Tekne alabora oldu. Herkes denize döküldü” dedi.<br /> <br />Yapılan yargılama sırasında uzun süredir tutuklu bulunan 7 sanık da tahliye edildi. Diğer 4 tutuklmu sanık da daha önceki duruşmalarda tahliye edildiğinden davada hiç tutuklu sanık kalmadı. Mahkeme heyeti, sanıkların eylemiyle ölüm olayı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu'na yazılan yazının beklenmesi için duruşmayı erteledi. Mağdurların avukatları, duruşma sonrası “Ölenler öldüğüyle kaldı” diye tepki gösterdi.derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-85672386821915639582009-08-28T18:43:00.000-07:002009-08-28T18:44:16.042-07:00nerde kaldı oğlum bu kaşar peyniri?"<embed src='http://alkislarlayasiyorum.com/player/flvplayer_3_7.swf' allowfullscreen='true' bgcolor='#ffffff' width='400' height='330' allowscriptaccess='always' flashvars='file=http://alkislarlayasiyorum.com/videos/15391_20090814023147.flv&logo=http://alkislarlayasiyorum.com/player/logo.png&image=http://alkislarlayasiyorum.com/video_reklam.jpg&frontcolor=ffffff&lightcolor=99FF99&skin=http://alkislarlayasiyorum.com/player/alkislar_template.swf&linktarget=_top&stretching=exactfit' /></embed>derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-80501231195278255102009-08-22T14:33:00.000-07:002009-08-22T14:34:12.139-07:00Bahçeli'den Erdoğan'a: Hezeyan bataklığında çırpınan bir ruh hali<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=950953&Date=23.08.2009&CategoryID=78">MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin "hayati bir kavşak noktasına geldiği" görüşünü savunarak, "Herkes ve her kurum şimdi tarih ve millet önünde sorumluluklarıyla baş başadır" ifadesini kullandı</a><br /><br /><br /><br /><br />Bahçeli, yaptığı basın açıklamasında şunları kaydetti: <br />"Başbakan Erdoğan’ın, Milliyetçi Hareket’i hedef alan seviyesiz beyanları ve ahlak dışı saldırıları, hezeyan bataklığında çırpınan bir ruh halinin yansımalarıdır. Etnik bölücülük konusundaki siyasi sicili ve eğilimleri çok iyi bilinen Başbakan ve hükümeti Türkiye’yi ayrıştırma ve bölme projelerini İmralı, Kandil ve Barzani’nin desteğiyle hayata geçirmek için çıktığı gaflet ve ihanet yolculuğunda suçüstü yakalanmış, gerçek niyetler açığa çıkmaya başlamıştır. <br />Başbakan’ın siyasi proje olarak sahip çıktığı ve topluma mal etmeye çalıştığı bu sürecin etnik bölücülerin taleplerini taksit taksit karşılama amacına yönelik olduğu gün gibi ortadadır. <br />Barış ve kardeşlik projesi gibi sahte etiketler bu gerçeği saklayamamaktadır. Bu projenin ABD’nin stratejik hesaplarının bir gereği olduğu ABD yetkilileri ile Barzani ve Talabani’nin beyanlarıyla sabittir." <br />Bahçeli, "Bu gerçekler karşısında milli vicdanın meşru endişe ve hassasiyetlerini dile getiren MHP’ye çok ağır sözlerle saldırıda bulunan Başbakan aslında siyasi meşrebinin gereğini yapmaktadır" ifadesini kullandığı açıklamasında, şu görüşlere yer verdi: <br />"Namus ve şeref gibi ulvi kavramlar yakışmayan ağızlarda değerini kaybeder. Haddini aşarak altından kalkamayacağı sözler söyleyen ve çukurda siyaset yapan Başbakan Erdoğan’a bu gerçeği hatırlatırız. <br />İmralı canisi ile kuryeler aracılığıyla görüşme ve pazarlık sürecini başlatmaya çalışan Başbakan, MHP’ye yalan ve iftiralarla saldırarak bunun tarihi vebalinden kurtulamayacağını ve vicdanını temizleyemeyeceğini çok iyi bilmelidir. <br />2002 yılında MHP’nin tek başına karşı çıkmasına rağmen idam cezasının hangi siyasi partilerin ittifakıyla kaldırıldığı Meclis tutanaklarında kayıtlıdır. AKP Genel Başkanı olarak kendisinin de terörist başını kurtarmak için idam cezasının kaldırılması seferberliğine öncülük ettiği de hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Başbakan’a tavsiyemiz bugün partisine mensup milletvekillerinin Meclis’te hangi yönde oy kullandığını ve kendisinin bu konuda neler söylediğini hatırlamak için tutanaklara ve gazete arşivlerine bakmasıdır." <br /><br />MGK TOPLANTISI <br />Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) son toplantısında yapılan açıklama hakkındaki görüşlerinin bütün açıklığıyla milletle paylaşıldığını ifade eden Bahçeli, MHP’nin bu görüşlerin bütünüyle arkasında durduğunu ifade etti. <br />Bahçeli, şunları kaydetti: <br />"Bu konuda Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklama hakkında söyleyeceğimiz şudur; terör örgütünün ve etnik bölücülüğün taleplerini karşılayacak bir sürece girilmesini Türkiye Cumhuriyeti devletine yakıştıranların, Anayasal görev ve sorumlulukları hakkındaki beyanlarımızı yakışıksız bulmalarının aslında fazla yadırganacak bir yönü bulunmamaktadır. <br />Türkiye hayati bir kavşak noktasına gelmiştir. Hükümetin terörle mücadele iradesi ve siyasetinde çok vahim bir sapma ve kayma yaşandığı, bölücü emellerin şekillendirdiği bir teslimiyet sürecinin başlatılmasının amaçlandığı görülmektedir. <br />Herkes ve her kurum şimdi tarih ve millet önünde sorumluluklarıyla baş başadır. <br />MHP, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne sözde değil özde sahip çıkmaya ve Türkiye’nin milli birliğini ve kardeşliğini bedeli ne olursa olsun sonuna kadar korumaya azimli ve kararlıdır. Nihai hükmü elbette tarih ve büyük Türk milleti verecektir." (aa)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-78583231677083634702009-08-12T23:06:00.000-07:002009-08-12T23:07:17.610-07:00DTP'den Erdoğan'a çağrı<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=949434&Date=13.08.2009&CategoryID=78">DTP Genel Başkan Yardımcısı Ayna: Başbakan bugün DTP ile görüşüyorsa, Türkiye'nin en önemli sorunuyla ilgili CHP ve MHP ile de görüşmeli. Onları da buna dahil etmeli</a><br /><br /><br /><br />VAN - DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, "Başbakan bugün DTP ile görüşüyorsa, Türkiye’nin en önemli sorunu ile ilgili CHP ve MHP ile de görüşmelidir. Onları da buna dahil etmelidir" dedi. <br />Emine Ayna, Cumhuriyet Caddesi’nde DTP İl binasının önünde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin demokratikleşmediği sürece, Kürt sorununun da çözülemeyeceğini savundu. <br />Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın demokratik açılım çalışmaları kapsamında DTP ile görüştüğünü hatırlatan Ayna, şunları kaydetti: <br />"Buradan CHP ve MHP’ye seslenmek istiyorum. Haklı oldukları noktalar var. Başbakan bugün DTP ile görüşüyorsa, Türkiye’nin en önemli sorunu ile ilgili CHP ve MHP ile de görüşmelidir. Onları da buna dahil etmelidir. Bu sorun sadece AK Parti ile çözülecek bir sorun değildir. Neden dahil etmiyor? Bunu iyi görmek lazım. Bir sorunu çözmek istiyorsanız, bütün siyasi partilerle oturup tartışarak ortak yolu bulmalısınız. Türkiye 1999 yılında çok önemli bir eşiği MHP ile aştı. İdam cezasını MHP ile aştı. MHP ile CHP’ye sesleniyorum. AK Parti’nin, çözmeme oyunu varsa bu oyuna gelmeyin. Yarın çıkıp (ben çözmek istiyordum, ama CHP ve MHP engelledi) demesine fırsat vermeyin." <br />Samimi olarak atılacak her adıma destek olacaklarını ifade eden Ayna, "CHP ve MHP’ye sesleniyorum; Türkiye’nin en önemli sorunu, siyaset üstü düşünülmelidir. Bir oyun varsa, CHP ve MHP bu oyuna alet olmasınlar" dedi. <br />Mitinge katılan grup, Ayna’nın konuşmasının ardından dağıldı. (aa)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-69952899462300082352009-07-28T00:07:00.000-07:002009-07-28T00:09:08.339-07:00‘Manşetimiz yalandır’ manşeti<a href="http://www.taraf.com.tr/haber/38490.htm">Adlî Tıp Başkanı ‘Savcı olay yerine gitmedi’ dedi. Hürriyet ‘yanlış’ olduğunu bile bile manşet yaptı. Haluk İnce’nin, “Savcı, Karabulut cinayeti mahalline gitmedi” sözü aksi yöndeki tutanağa da yer veren Hürriyet’e manşet oldu. Hürriyet’in kendi kendini yalanlayan manşetindeki fotoğrafta savcının görüntüsünün kapandığını Akşam ortaya çıkardı</a><br /><br />Verdiği tartışmalı raporlar üzerine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından denetlenmesi istenen İstanbul Adlî Tıp Kurumu’nun Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce, iki gün önce Hürriyet gazetesine verdiği röportajda Münevver Karabulut cinayetinde, savcının olay yerine gitmediğini ve polisin ilk incelemesini kurallara uymadan yaptığını öne sürdü. Ancak gazete, manşetine, 4 mart tarihli “Olay Yeri İnceleme ve Ölü Muayene” tutanağında savcının olay yerinde inceleme yaptığının yazılı olduğunu da ekledi; dolayısıyla kendi manşetiyle çelişmiş oldu.<br /><br />İnce’nin Hürriyet’teki iddiaları, dün Akşam gazetesinin ilk sayfadan gördüğü “Savcının resmi kapanmış” başlıklı haberle de yalanlandı. Gazetede çıkan haber ve fotoğrafa göre, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz, cinayetin işlendiği 3 mart günü saat 20:00 sıralarında Etiler’deki çöp konteynırı başında ilk incelemeyi bizzat yapmıştı. <br /><br />“Savcı fotoğrafla kapatıldı”<br />Akşam’ın haberine göre, Hürriyet gazetesi söz konusu fotoğrafta Savcı Yılmaz’ın göründüğü bölümü Münevver’in fotoğrafıyla kapatmıştı. Yine fotoğrafa göre, Adlî Tıp Kurumu Başkanı İnce’nin iddiasının aksine olay yeri inceleme ekiplerinin özel tulumlarını giyip eldiven taktığı görülüyor. <br />Adlî Tıp Kurumu Başkanı İnce’nin iddiasını yalanlayan bir isim de Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut oldu. Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla denetlenen kurumun ortaya birtakım yalanlar attığını, böylelikle uydurma senaryolarla imajını kurtarmaya çalıştığını iddia eden baba Karabulut, “Olay gecesi çöp konteynırının yanına gittiğimde Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz oradaydı” dedi.<br />Taraf’a konuşan Süreyya Karabulut, yaptıkları hataların Adlî Tıp Kurumu’nun güvenirliğini sarstığını, şeffaflığını kaybetmesine yol açtığını öne sürdü. Karabulut, tepkisini, “Devlet kurumları kızımın katilini bulamazsa, bu olayın altında ezilecek“ sözüyle dile getirdi.<br /><br />Sahte kimliği biliyordum<br />Kırmızı bültenle aranan Münevver’in katil zanlısı Cem Garipoğlu’nun nerede olduğu tartışmaları sürerken, Garipoğlu’nun adına düzenlenmiş sahte kimliğin ortaya çıkması Karabulut Ailesi’ni pek de şoke etmedi. Garipoğlu’nun adına düzenlenmiş kimliğin yanında, bir de sahte pasaporta sahip olduğunu iddia eden baba Karabulut, “Cinayetten sonra Cem adına kimlik ve pasaport düzenlendi. Bunun yanında Cem’in yanında 700 bin dolar nakit para vardı. Ben bunu polislere bildirdim fakat tutanaklara girmedi” dedi.<br /><br />Adlı Tıp Kurumu Başkanı nasıl atanıyor<br />Adlî Tıp Kurumu (ATK) Başkanının atanmasında neredeyse tek başına Adalet Bakanı etkili. Çünkü ATK Başkanı ‘Adalet Bakanı’nın inhasıyla müşterek kararname’ ile atanıyor. Yani, kimin ATK Başkanı olacağına Bakan karar veriyor, ancak atamanın resmen gerçekleşebilmesi için, atamayı Başbakan ile Cumhurbaşkanı’nın da imzalaması gerekiyor. Atama kararı Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla (müşterek kararname) Resmî Gazete’de yayımlanıyor. ATK Başkanlarını görevden alma yetkisi de atanma esasındaki gibi Adalet Bakanı’nın yetkisinde. Ancak Bakanın bu işleminin de üçlü kararnameyle yapılması gerekiyor. ATK’nin ihtisas daire başkanları, şube müdürleri, grup başkanları, adli tıp uzmanları, raportörler, mühendisler, psikologlar, biyologlar, kimyagerler ve bunun gibi uzmanlar ise ATK Başkanının teklifi üzerine doğrudan Adalet Bakanı’nca atanıyor. ATK Başkanı dışındaki görevlere ilgili fakülte öğretim üyeleri arasından görevlendirme de yapılabiliyor. ATK Kanunu’na göre, kurum başkanları Adlî Tıp alanında uzman elemanlar veya, üniversitelerin ilgili fakülte öğretim üyeleri ve yardımcıları arasından atanıyor. ATK’daki diğer personel ise ATK Başkanınca atanıyor. Kanunda, ATK Başkanı olabilmek için profesör veya doçent olma koşulu yok. Nitekim, daha önce ismi çok tartışılan Dr. Keramettin Kurt da bu unvanıyla ATK Başkanlığı yapmıştı. Görev süreleri dört yıl olan ATK Başkanları bu süreleri dolduğunda görevlerine aynı usule göre tekrar atanabiliyor veya görevlendirilebiliyor.<br /><br />Doç. Dr. Cengiz Haluk İnce kimdir?<br />Geçen nisan ayında Uzman Doktor Keramettin Kurt’tan boşalan Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı’na resmen oturan İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cengiz Haluk İnce, 2001 yılından beri kurumda bilirkişi olarak görev yapıyordu. Türk Tabipler Birliği, İstanbul Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği ve Meslek Hastalıkları ve İş Kazaları Araştırma Önleme (MESKA) Vakfı üyesi olan 1966 doğumlu Doç. Dr. Haluk İnce’nin meslek ve iş kazaları, çocuk suçluları ve çocuk mahkemeleri, hekimlerin cezai ve hukuki sorumluluğu alanlarında yaptığı birçok bilimsel çalışmaları bulunuyor.derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-13433882242802173592009-07-25T04:04:00.000-07:002009-07-25T04:05:52.506-07:00Demirel: Devlet, devlet politikası olarak adam öldürür<a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=946478&Date=25.07.2009&CategoryID=77">Süleyman Demirel 'Kenan Evren yargılansın mı?' sorusuna, '12 Eylül'ün muhatabı benim, darbecilere yüzde 92 oy veren bu halk değil mi?' diye yanıt verdi </a><br /><br /><br /><br />9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 12 Eylül darbesi sırasında Genelkurmay Başkanı olan Kenan Evren’in yargılanıp yargılanmamasıyla ilgili olarak, “12 Eylül’ün muhatabı benim. Darbeyi yapanlara referandumda yüzde 92 oy veren bu halk değil mi? Şu anda kullanılan Anayasa, o dönemin anayasası değil mi? O halde ne konuşuyorsunuz? 1983’den bu yana yapılmış tüm seçimler fiyasko mu yani” dedi. <br />Mısır’ın Ankara Büyükelçisi Alaa El Hadidi, Mısır’ın milli günü dolayısıyla büyükelçilikte bir resepsiyon verdi. Resepsiyona Demirel’in haricinde, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ile eşi Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Ferda Paksüt, eski Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve birçok yabancı misyon temsilcisi katıldı. <br />Demirel, resepsiyonda Demokrat Parti ve ANAP arasında yürütülen “bütünleşme” görüşmelerine ilişkin bir soru üzerine, “1980 darbesinde Türkiye’de orta sağda siyaset yapan Adalet Partisi kapatıldı. Daha sonra birçok koalisyon hükümetleri kuruldu. 2002’de tek parti iktidara geldi ama bu defa da siyaset, alternatifsiz kaldı” diyerek, Türkiye’de siyasetin iyi işlemediğini, orta sağ partilere oy veren vatandaşların şu anda parti arayışında olduğunu söyledi. <br /><br />Devlet adam öldürür mü? <br />Hüsamettin Cindoruk’un, Demokrat Parti’nin başına geçerek “vatandaşların arayışına cevap verdiğini” ifade eden Demirel, çok partili siyasetin işlemesinden yana olduğunu belirterek, “O da ancak güçlü partilerle olur. Parçalanmışlıklar Türk siyasetine zafiyet getirir. Sağ siyasi partiler önümüzdeki seçime kadar toparlanmalıdır” diye konuştu. Şemdinli’ye bağlı Derecik beldesi Ormancık köyünden alınan 12 köy korucusunun 1994 yılında öldürülüp gömüldüğü iddia edilen Derecik Taburu’ndaki kazılarla ilgili olarak eski milletvekili Esat Canan’ın, kendisiyle görüştüğünü ve “Demirel, bana ‘devlet adam öldürmez’ dedi” açıklamasında bulunduğunun anımsatılması üzerine de Demirel, “Ne diyecektim? ‘Devlet, adam öldürür mü?’ diyecektim. Bugün de devletin öldürdüğü ispatlanmış değil. Devlet, devlet politikası olarak adam öldürür, diğeri cinayettir” ifadesini kullandı. <br /><br />Evren yorumu <br />Askerlerin suça karıştığı yönünde iddialar bulunduğunun hatırlatılması üzerine de Demirel, “Suç, ferdidir. Bir takım ferdi suçlar ele alarak kurumları suçlamanın anlamı yok. Devlet adam öldürmez, suçu ortadan kaldırmaya çalışır” değerlendirmesinde bulundu. Demirel, “Darbeciler ve Kenan Evren yargılanmalı mı?” sorusuna da şöyle yanıt verdi: <br />“12 Eylül’ün muhatabı benim. Partiler kapatıldı, birçok zorlu süreçten geçildi. Darbeyi yapanlara referandumda yüzde 92 oy veren bu halk değil mi? Şu anda kullanılan Anayasa, o dönemin anayasası değil mi? O halde ne konuşuyorsunuz? 1983’den bu yana yapılmış tüm seçimler fiyasko mu yani?”(Milliyet)derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-17407503775072590232009-07-24T12:00:00.000-07:002009-07-24T12:01:40.126-07:00GÖZLER DOĞAN DA<a href="http://www.taraf.com.tr/haber/38304.htm">Doğan Grubu, Sabah'ın 'kağıt yolsuzluğu'heberlerine iki mahkemenin "takipsizlik" kararıyla cevap verdi. Sabah ise dün belgesini ortaya koydu</a><br /><br />Doğan Grubu'nun, Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) suç duyurusuna Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı ile Kadıköy 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 'takipsizlik' kararı verdiğini haberleştiren Sabah gazetesi, dosyanın 23 Haziran 2009'da İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na gönderildiğini yazdı. Gazete haberinde, Doğan Grubu yöneticileri hakkında SPK Kanunu'na muhalefetten soruşturma başlatıldığına da yer verdi. <br />Sabah'ın iddialarına kendi yayın organlarında yanıt veren Doğan Grubu, iddiaları reddetti. Doğan Grubu avukatlarından Erem Yücel'e sorduk. Yücel'in verdiği bilgiye göre, SPK'nın gruplarına ilişkin yeni bir suç duyurusu, yürütülen herhangi bir soruşturma yok. Doğan Grubu’na ilişkin dosyanın İstanbul Cumhuriyet Savcısı'nın masasında beklediğini söyleyen Avukat Yücel, Sabah grubunun 21 temmuz tarihinde yazdığı haberlerin kaynağının 14 Ekim 2008 raporunda yer alan rakamlar ve iddiaları içerdiğini söyledi, SPK'nın ek raporuna dayanarak yazılmadığını belirtti. Yücel, "Cumhuriyet Savcılığı ilk raporu yeterli görmeyince SPK'dan ek rapor istedi. SPK da bu raporu da 1011-13/18 dosya numaralı, 6 Nisan 2009 tarihiyle gönderdi" dedi. Yücel, ek raporda yer alan bilgileri incelediğini belirterek, dosyada gelinen aşamaya ilişkin süreci Taraf'a şöyle aktardı: "Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı, güveni kötüye kullanma suçunun oluşmadığına karar verdi. Şüphelilere yönelik eylemi ise SPK Kanunu'nda düzenlenmiş örtülü kazanç aktarı yönünden değerlendirilmesine gerektiğini ifade etti. Bu konunun SPK Kanunu'na göre aykırılık olabileceği gerekçesiyle Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı 29 Mayıs 2009'da dosyayı İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdi." <br /><br />Dosya ping pong topu oldu<br />İstanbul Cumhuriyet Savcılığı da 1 Haziran 2009 tarihli 2009/8595 sayılı kararında SPK Kanunu'nun 47. maddesi gereğince savcılığın soruşturma yapamayacağını belirtti. SPK'nın başvurması halinde soruşturabileceğine karar verdi ve dosya tekrar Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı'na gitti. Üsküdar ise, 8 Haziran 2009 tarihinde yetkili olmadığını yineleyerek 'yetkisizlik’ kararı verdiği dosyayı İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdi. SPK ise bu süreçte, Üsküdar Savcılığı'nın verdiği 'yetkisizlik' kararına itiraz etti. 26 Haziran 2009 tarihinde Kadıköy 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gitti. Mahkeme ise Üsküdar Savcılığı'nın 'yetkisizlik kararını' yerinde gördü ve onayladı. Böylelikle 'güveni kötüye kullanma' iddiaları kapandı."<br />İstanbul Cumhuriyet Savcısı'nın 'soruşturmaya devam ederim' demediğini aktaran Avukat Erem Yücel, "SPK Kanunu'na göre soruşturma yapamayacağını belirten Savcılık, SPK'ya yazı yazdı 'gel şikâyet et yoksa kayıtlarımı kapatacak' diyor. Dosya bekliyor" dedi. <br />Dosyanın Üsküdar ile İstanbul arasında ping pong topu gibi gidip geldiği söyleyen Yücel, iki savcı arasında 'ben değil, sen yetkilisin' diye görüş ayrılığı olduğunu dile getirdi. Yücel, İstanbul Savcılığı'nın 1 Haziran 2009'da verdiği kararda 'Bana müracaat edilmediği sürece benim soruşturmam hukuken mümkün değildir' diyor. İddia edildiği gibi herhangi bir soruşturma yok. SPK'nın yeni suç duyurusu da yok. Dosya orada duruyor, SPK'nın şikâyet dilekçesini bekliyor. SPK'nın suç duyurusunda bulunduğuna dair bize gelen herhangi bir bilgi de bulunmuyor' dedi. <br /><br />Doğan emsallerinden düşük satıyor<br />Yücel, SPK Kanunu'nun 15'inci maddesinde de "Emsallerine göre bariz farklı fiyat uygulayan halka açık şirketin azaltılması suçtur' dendiğini belirterek, "Böyle bir suçun oluşması için Doğan grubunun kâğıt bedelleriyle diğer şirketlerin kâğıt bedelleri arasında fark olması gerekir. Doğan Grubu’nun yüksek olduğuna ilişkin SPK yedi yıl araştırdı, herhangi bir bilgiye ulaşmadı. Doğan Grubu’nun daha düşük sattığına dair elimizde belgeler var. Doğan Grubu’nun kâğıt fiyatları emsallerinden yüksek olmadığı için SPK, suç duyurusu yapamaz. Elinde belge yok. Böyle bir suç duyurusu olmadığı sürece hiçbir savcı soruşturma açamaz" diye konuştu.<br />SPK raporlarında, Doğan Grubu’nun kurduğu tabela şirketler üzerinden kâğıt ithalatı yaptığı ve haksız kazanç sağladığı iddia edilmişti.derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3787289660009295036.post-85917360991063842742009-07-15T02:21:00.001-07:002009-07-15T02:21:54.738-07:00Dokunmayın darbecimeCHP, darbeci askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına olanak sağlayan yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Baykal, düzenleme için “Anayasa’ya aykırı” dedi. Dava dilekçesini mahkemeye Grup Başkanvekili Anadol sundu. Dilekçede, Anayasa’nın 145. maddesine aykırılık öne sürüldü. CHP lideri Baykal darbecilere sivil yargı yolunun açık olduğunu savundu ve yasayı veto etmeyen Cumhurbaşkanı Gül’ü eleştirdi<br /><br />CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin Meclis grubunu dün parti genel merkezinde topladı. Anayasa Mahkemesi’ne başvuru amacıyla karar almak için olağanüstü toplanan CHP grubunda konuşan Deniz Baykal eleştirilerini dile getirdi. Baykal’ın yasayı eleştirdiği konuşmadan sonra ‘oybirliğiyle’ iptal davası açılması kararlaştırıldı ve Grup Başkanvekili Kemal Anadol, saat 16.00’da Anayasa Mahkemesi’ne giderek dava dilekçesini teslim etti. CHP davayla birlikte yürürlüğün durdurulmasını da istedi.<br /><br />Karar eylülden sonra<br />Anayasa Mahkemesi, başvuruyu ön incelemeden geçirecek. Yetki, imzalar ve davanın süresinde açılıp açılmadığı biçimindeki ön incelemeden sonra konu mahkeme heyetinin önüne gelecek. Heyet de usül eksikliği saptamazsa davayı esastan görmeye karar vererek dosyayı raportöre gönderecek. Heyet, yürürlüğün durdurulması talebinin öncelikle görüşülmesine karar verirse raportörden bu yolda da rapor isteyebilecek. Bu ancak çok önemli davalarda kullanılan bir yöntem. Bu yol seçilmezse yürürlüğü durdurma istemi davanın esas incelemesiyle birlikte karara bağlanacak. Mahkeme Ağustos başında adli tatil yapacağından davanın sonuçlanması da eylül ayından sonra mümkün olabilecek.<br />CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, iptal başvurusu için karar almak üzere toplanan grupta yaptığı konuşmada, yasanın darbe girişimlerini önlemek için yapıldığına yönelik düşüncelere katılmadığını söyledi. Baykal, “TCK’da, darbe yapanların, sivil mahkemelerde yargılanmasına yönelik düzenlemeler vardır. Darbe girişimlerinin, normal mahkemelerde yargılanması önünde bir engel yoktur, darbe bir suçtur, askerî bir suç değildir. Genel ceza kanunu kapsamı içinde suçtur. Darbeyi, sivil mahkemeler önlüyor” dedi.<br /><br />‘Anayasa’ya aykırı’<br />Deniz Baykal yasanın Anayasa’nın 145. maddesine aykırı olduğunu belirterek “Aklı, fikri olan Anayasa’yı eline alır, 145. maddeyi okur” dedi. Baykal, yasayı onaylayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de şu suçlamayı yöneltti: “Cumhurbaşkanı, askere sivil yargı yolunu açan yasanın yanlışlarını gördü; ancak gördüğü halde o yanlışları ifade edebilecek tarafsızlığı ne yazık ki sergileyemedi.” <br />Konuşmasınının büyük bölümünü Cumhurbaşkanına ayıran Baykal, Gül’ün Anayasa’nın gerektirdiği ‘tarafsızlık‘ işlevini yerine getiremediğini savundu. Baykal, Türkiye’nin hükümete ‘Dur yanlış yapıyorsun’ diyebilecek bir cumhurbaşkanına ihtiyaç duyduğunu belirtti.<br />Düzenlemenin, ‘AB’nin talebi doğrultusunda yapıldığı’ söyleminin de doğru olmadığını savunan Baykal, bu yasayla yargının vesayet altına alınmak istendiğini söyledi. Darbeyle ilgili yeni tanımlar yaptığı konuşmasında Baykal, şunları dedi: “Darbe, mutlaka bir gece yarısı, sabaha karşı gelir diye bir şey yok. Darbe bir süreç. Darbeyi sadece askerler yapar diye de bir şey yok. Darbeyi siviller de yapar. Faşizm, askerî kurumların, sivil kurumlar üzerinde tahakküm ve vesayet kurduğu bir rejim olmak zorunda değildir.”<br />CHP Grup Toplantısı devam ederken, aralarında avukatların da bulunduğu Genç Siviller üyeleri genel merkez önünde toplanarak yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götüren CHP’yi protesto etti.<br /><br />AKP’den Baykal’a jet yanıt: Militarist mantık<br />Deniz Baykal’ın askere sivil yargı yolunu açan yasaya Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmak için topladığı parti grubunda yaptığı eleştirilere AKP’den yanıt gecikmedi. <br />AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Baykal’ın konuşmalarını, “demokrasiye karşı suç” diye niteledi. Baykal’ın “Bu suçu hafifletmek için AKP’yi yargı ve basın üzerinde vesayet kurmaya çalışmakla” suçladığını kaydeden Canikli, şöyle dedi: “Partimizin ne basın üzerinde ne yargı üzerinde bir baskısı yok. Demokraside en önemli kurum olan siyasi bir parti ‘militarist bir mantığı’ savunmaktadır, Baykal’ın konuşmasına militarist bir mantık hakimdir, CHP’nin tarihine baktığımız zaman tamamen darbelerle dolu bir tarihi vardır. Bu son tavırları da militarist kara lekelerden biri olmuştur. Son düzenleme bütün medeni ülkelerde yapılan bir düzenlenmedir, bunun neresi darbedir.”derecehttp://www.blogger.com/profile/09521334162565485987noreply@blogger.com0