3 Mayıs 2009 Pazar

Sanat artık Doğu’dan yükseliyor

Christie’s müzayede evinde Kedili Doğa tablosu 42 bin sterline satılan Selma Gürbüz Türk sanatının Batı’ya damga vuracağını söylüyor

Özellikle son yıllarda Sotheby’s ve Christie’s gibi Avrupa merkezli ünlü müzayede şirketlerinin modern ve çağdaş Türk sanatına olan eğilimleri giderek artıyor. Bir süre önce Londra’da Sotheby’s’ın düzenlemiş olduğu Çağdaş Türk Sanatı Müzayedesi’nin tartışmaları henüz sona ermeden 29 nisanda Dubai’de Türk Sanatı Müzayede’sinin dördüncüsü düzenlendi. Mübin Orhon, Erol Akyavaş, Devrim Erbil, Abidin Dino, İrfan Önürmen, Haluk Akakçe, Murat Morova, Tayfun Erdoğmuş, Nejad Melih Devrim, Ferruh Başağa, Kemal Önsoy, Selma Gürbüz, Ahmet Elhan ve Nazif Topçuoğlu’nun eserlirinin satışa çıktığı müzayedeye 1999 yılında hayatını kaybeden Erol Akyavaş’ın Alma Ausente adlı tablosu damgasını vurdu. Eser 194 bin 500 sterline alıcı buldu. Akyavaş’ın müzayedede alıcı bulan ikinci eseri ise The Rainbow in Orient Express oldu. Müzayedenin bir diğer önemli parçası olan Selma Gürbüz imzasını taşıyan Kedili Doğa, 42 bin 500 sterline satıldı. Türk sanatı için önemli olan bu başarıyı ve Türk sanatının daha tanınır hale gelmesini müzayedeye katılan ressam Selma Gürbüz ile konuştuk...

Son zamanlarda Batı merkezli büyük müzayede şirketlerinin Doğu’ya yönelmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Pazar açısından da baktığımızda durum aynı, Japonlar Van Gogh alırken Fikret Mualla toplayan bir Fransız çıkabiliyor ve belki yakın gelecekte günümüzün Batılı sanatçılarını görmek için Dubai ya da Doha’ya gideceğiz. Bütün bunların sanat, sanatçı ve sonunda tüm toplum için iyi olacağını düşünüyorum. Doğal olarak sanatçı kadar alıcının da daha akıllı olması gereken bir dünyaya doğru gidiyoruz. Sanat, sanatçı ve sanat alıcısı yerel pazara değil global pazara bakmak zorunda, sanatçının rekabet alanı tüm dünya olduğu gibi koleksiyoncu da artık mahalle pazarında değil ve çok daha akıllı alım yapmak zorunda. Yanlış hesap Bağdat’tan ya da Londra’dan dönecektir.

Bu müzayedelerin sanatta ve sanatçıya katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence önümüzdeki dönemde Doğu’nun yıldızı parlayacaktır. Batılı ve Doğulu sanatçılar didik didik kurcalanmış olacak. Alıcılar Batı yerine Doğuya yönelecekler ve bu arayışta Doğulu sanatçılar renkli dünyaları ile daha şanslı olacaklardır.

Bir süre önce açtığınız Davetsiz adlı serginizin izleyiciyi zorunlu bir hayal gücüne sürüklüyor... Sergiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her sergi sonrası, bir nokta koyup, yeni bir sayfa açma isteği uyandırır bende. Daha önce yapmış olduklarımla bağlantılı çözülmesi gereken bir problem yarattığımı ve onun üzerine gitmeliyim duygusunu yaşatır. Söylenmesi gerekenlerin sanki ilk bir kaç kelimesi söylenmiş ama cümle tamamlanamamıştır. İkinci sergiye götüren süreç bir cümlenin tamamlanmasıdır.

Bu sergi için “dışarısı ve içerisi arasındaki diyalektik sınırın artık tarih olduğuna” değinmiştiniz, sizce bu gelinen durumu sanatın etkisi açısından bakarsak nasıl açıklamalı? Değişimlerde özellikle Doğu toplumlarında sanatın kabul görmesi ve etkisi nedir?
Kendime Doğulu ya da Batılı diye bakmam. Her iki kültürden izler taşıdığımı düşünürüm. Aynı şeyler küçülen dünyamızda, Batılı bir sanatçı için de geçerlidir.