30 Nisan 2009 Perşembe

Mehmet Ali Ağca'dan İtalyan dergisine mektup:

Bir İtalyan dergisine mektupla demeç veren Mehmet Ali Ağca, İtalyan bir kadınla evlenmek istediğini, öldürmeye çalıştığı Papa İkinci Jean Paul'ün mezarını görmek istediğini söyledi




ROMA - İtalya’nın haftalık kadın dergilerinden "Diva e Donna"ya demeç veren Mehmet Ali Ağca, "din değiştirip Katolik olduğunu bütün dünyaya göstermek istediğini" söyledi.
Ağca, mektupla verildiği belirtilen demeçte, 2007 yılında din değiştirip Katolik olduğunu ifade ederek, "Katolikliğe geçtiğimi tüm dünyaya göstermek istiyorum" dedi. Ağca, 2010 yılının ocak ayında özgürlüğe kavuşmasının ardından ise Türkiye’yi terk etmek istediğini belirterek, "Türkiye’den göç edip kendime yeni bir hayat kurmak istiyorum. Katolik ve İtalyan bir nişanlım olmasını arzu ediyorum" diye konuştu.
"Diva e Donna" dergisi, kapaktan anons ettiği özel demeci, Ağca’nın Katoliklik inancını benimsemesinde Karol Wojtyla adlı Polonyalı Papa İkinci Jean Paul’ün önemli rol oynadığına işaret eden bir başlıkla; "Wojtyla sayesinde din değiştirdim. İtalyan bir gelin arıyorum" başlığıyla yayımladı.
Franco Bucarelli’nin imzasıyla yayımlanan röportaja, yaklaşık dört sayfa ayrıldı. Röportaj için kullanılan görsel malzemeler arasında, Ağca’nın demeci alan Bucarelli’ye hitaben kaleme aldığı İtalyanca mektuba da yer verildi.
Ağca’nın, el yazısıyla kaleme aldığı mektupta, kendisine yöneltilen sorulara madde madde cevap vermesi dikkati çekti. "Üçüncü maddeyi" boş bırakan Ağca’nın kısa mektubunda şu ifadeler yer aldı:
"Sevgili dostum Franco Bucarelli... Yerel hükümetin hiçbir gazeteciyle görüşmeme izin vermemesinden dolayı üzgünüm.
1) Gelecek yıl özgürlüğüme kavuşacağım.
2) Nişanlım yok, kimseyle yazışmıyorum. Katolik ve İtalyan bir nişanlım olmasını arzu ediyorum.
3) ...
4) Roma’ya gelip, 20. yüzyılın en iyi insanı olan sevgili kardeşim Karol Wojtyla’nın mezarını ziyaret etmekten büyük mutluluk duyacağım. Ancak Türk hükümeti bana izin vermiyor.
5) Kitap yazmıyorum.
6) İtalyan hapishanelerinde bana iyi davrandılar. Türk hapishanelerinde de bana iyi davranıyorlar. Bu vesileyle, dünyanın en iyi ahlaki rehberi olan Vatikan’daki herkese ve Papa Ratzinger’e (16. Benediktus’a) en iyi dileklerimi ve hürmetlerimi sunuyorum.
Mehmet Ali Ağca"



-"BENİMLE YAZIŞACAK GENÇ İTALYAN KADIN ARIYORUM"-

Yazışma yöntemiyle yapıldığı ifade edilen röportaj metninde ise Ağca’nın, 2007’de din değiştirdiği belirtilerek şöyle dediği belirtildi:
"Benimle yazışacak genç İtalyan kadın arıyorum. 13 Mayıs 2007’de İslam inancını reddedip Roma Katolik Kilisesinin müntesibi olmaya karar vermiş olduğum için, tabii ki Katolik bir kadın olmalı. Bu kararımı Vatikan yetkililerine de bildirdim. Burada ailem dışında bana hiç kimse yazmıyor. Dolayısıyla uzaktan da olsa, artık çok değişmiş biri olduğum için bana güvenecek bir kadınla diyalog kurmaya şiddetle ihtiyaç duyuyorum. Adeta yepyeni bir insan haline geldiğimi söyleyebilirim. Her şey yolunda giderse, Türk adaletine de hesabımı tamamen ödememin ardından 18 Ocak 2010’da yeniden özgür bir insan olacağım. Dolayısıyla kendisiyle Katolik nikahıyla evlenebileceğim bir yoldaş bulmayı gönülden arzuluyorum. İşlediğim suçlardan tamamen pişman olsam da bu, hayatımın iğrenç biçimde çalınmış yıllarından kaynaklanan kederimi unutturmaya da yetmiyor."
Ağca’nın yine aynı konuyla ilgili olarak şunları dediği kaydedildi:
"Ancak çok dikkatli olup megaloman kadınların tuzağına da düşmemek lazım. Zira kriminal eylemleriyle tüm dünyada hazin biçimde ün kazanmış erkeklere ilgi duyan pek çok kadın var. Benim hayalim, mütevazı ve onurlu bir İtalyan kadındır. Ortak Katolik inancından hareketle, benim yeni yürüyüşüme ve dünyevi kurtuluşuma yardımcı olabilecek biri olmalı."



-"BİR GÜNLÜĞÜNE DE OLSA ROMA’YA DÖNMEK İSTİYORUM"-
Ağca, Türkiye’deki hapis cezasını tamamlamasının ardından, 13 Mayıs 1981’de suikast girişiminde bulunduğu Papa İkinci Jean Paul’ün kabrini ziyaret etmek için bir günlüğüne de olsa Roma’ya uğramak istediğini ifade ederek şöyle dedi:
"Bir günlüğüne de olsa Roma’ya dönmek, İkinci Jean Paul’ün kabrinde dua ederek, beni affettiği için kendisine bir evlat olarak duyduğum minnettarlığı göstermek istiyorum. Ondan sonra da İtalya’dan ayrılıp yabancı bir ülkeye gideceğim. Zira Türkiye’den göç edip kendime yeni bir hayat kurmak istiyorum. Ülkeme yeterince problem yaratmış durumdayım."
Papa İkinci Jean Paul’ün kabrini ziyaret etme arzusunu, Roma Katolik Kilisesinin halihazırdaki lideri Papa 16. Benediktus’a, Vatikan Devlet Sekreteri (Başbakan) Kardinal Tarcisio Bertone ve diğer Vatikan yetkililerine de mektup yazarak ilettiğini ifade eden Ağca, Aziz Petrus Meydanına tekrar dönmek istediğine de değinerek şu ifadeyi kullandı:
"Barışçıl biçimde o meydana yine geri dönerek, Katolikliğe geçtiğimi tüm dünyaya göstermek istiyorum. Bu güçlü arzumu Papa 16. Benediktus’a, Kardinal Bertone’ye ve diğer Vatikan yetkililerine de ilettim. Ancak şu ana dek hiçbiri bana yanıt vermedi. Onların endişelerini de anlıyorum. Vatikan için muhtemelen ben halen Polonyalı Papa’yı öldürmeye kalkışmış biriyim. Ancak ben artık değişmiş biriyim, farklı bir insanım."
Röportajda, yabancı bir ülkede yeni bir hayat kurmasının kolay olmayacağını belirten Ağca, bu zorluğu Papa İkinci Jean Paul’ün ruhani inayetiyle aşacağına inandığını da savunarak şunları kaydetti:
"Türkiye’den göç edip kendime yeni bir hayat kurma arzusundayım. Mevcut kimliğimle bunun neredeyse imkansız olduğunun da bilincindeyim. Ancak Papa Wojtyla’nın göksel yardımına güveniyorum. Size yemin ederim ki değiştim. Bunu, Roma’daki Rebibbia Cezaevinde beni kucaklamış olan, beni kınayan tek söz söylemeksizin bana kardeş diye seslenmiş olan o harika papaya borçluyum. O ses, o jest, o anı benim kalbimde derin izler bıraktı. Benim bir insan olarak yeniden doğmama ve bir Katolik mümin olmama katkı sağladı."


-"KİTAP YAZMA TEKLİFLERİNİ GERİ ÇEVİRDİM"-

Ağca, 1981’deki suikast girişiminin arka planını aydınlatmak üzere kitap yazması için birçok teklif almakla birlikte, bu tür önerileri kabul etmediğini de belirterek, "Aziz Petrus Meydanındaki suikast girişimine ilişkin tüm gerçeği anlatmak üzere kitap yazmam için pek çok teklif aldım. Ama tüm teklifleri kararlı biçimde reddettim. Zira geçmişi geride bıraktım, şu an için sadece geleceğimi inşa etmek istiyorum" dedi.
Ağca, "Kaldı ki Papa Wojtyla, -kendisinin özel sekreteri Kardinal Dziwisz’in kitabında da anlatıldığı üzere- benim o çılgın girişimimin ardında kimin olduğunu mükemmel bir şekilde anlamış ve benim elime silahı tutuşturanı da bağışlamıştı" diye yazdı.
Ağca, Türkiye’deki cezaevi koşullarını ise şu ifadelerle tasvir etti:
"Aşırı güvenlik önlemleri altındaki bu cezaevindeki tecrit ağırıma gitmiyor. Diğer mahkumlarla konuşmak da istemiyorum. Türkiye’ye iademden önce hapis yattığım İtalyan cezaevlerinde olduğu gibi burada da bana iyi davranıyorlar."
Röportajın altında imzası bulunan gazeteci Bucarelli ise Türk yetkililerinin Ağca’nın can güvenliği açısından tecrit yöntemine başvurduklarını kaydederek, diğer mahkumlarla temasa izin verilmesi durumunda Ağca’nın, din değiştirdiği gerekçesiyle öldürülebileceğini iddia etti. (aa)

27 Nisan 2009 Pazartesi

İran, Total’la imza attı


İran’ın, Fransız Total şirketiyle 42.4 milyon dolarlık anlaşma imzaladığı belirtildi

Devlet televizyonunun haberine göre, Total anlaşma uyarınca İran’daki yeni petrol yataklarının geliştirilmesi için teknik yardım ve hizmet verecek.
Haberde, Total şirketinin, Güney Pars Havzasındaki doğal gaz yataklarının işletilmesi projelerinde yer almaması yönündeki ABD baskısına rağmen anlaşmanın imzalandığına dikkat çekildi.
Total’den bir süre önce yapılan açıklamada, İran ile doğal gaz görüşmelerinin doğruluğu teyit edilmiş, ancak görüşmelerin yavaş ilerlediği belirtilmişti. Total Genel Müdürü Christophe de Margerie, Temmuz 2008’deki açıklamasında ‘siyasi risk nedeniyle İran’a yatırım yapmayacaklarını’ söylemiş, ancak bir süre sonra “İran’daki enerji projelerine ilgi duyduklarını” ifade etmişti.

Resmi telekulak rakamı: 70 bin kişi dinlendi

Adalet Bakanı, 'Yasal olarak 70 bin civarında kişinin telefonunun dinlendiği anlaşılıyor' dedi. Kayıtların 2 bin 840'ı imha edilmiş




ANKARA - Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, telefon dinleme tartışmalarına açıklık geçirdi: “Türkiye’de yasal olarak suç ve suçlu ile mücadelede 70 bin civarında vatandaşımızın telefonunun dinlendiği anlaşılıyor.”
Bakan Şahin telefon dinlemeleri hakkında bir istatistik olmadığına dair açıklamasına yönelik eleştirileri yanıtladı. Bakan Meclis’te telefon dinlemeleriyle ilgili yazılı soru önergesine yazılı yanıt verdiğini anımsatarak, “Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarında var olan bilgiler kadarıyla verilmiş olan bir cevap” dedi. Bazı gazetelerde haberin ‘Türkiye’nin ayıbı’ başlığıyla verildiğini söyleyen Şahin şöyle konuştu:
“2 bin 840 civarında telefon dinleme kaydının ilgili yasanın ilgili maddesi gereğince imha edildiğinden hareketle çokça vatandaşın telefonunun dinlendiği şeklinde bir yorum yapılmış. Verdiğim cevap, kısmi bir cevaptı. Çünkü gerçekten mahkemelerce kaç vatandaşımızın ileteşim bilgilerinin tespitiyle ilgili yargı kararı var, bu konuda bakanlığımızda bir kayıt olmadığı için ilgili birimlere yazılar yazdık. Cevap geldiğinde milletvekili arkadaşımıza bunları ileteceğiz. Ancak hemen şunu söyleyeyim, Telekomünikasyon İletişim Başkanı bu konuda geçenlerde bir televizyon kanalında açıklama yapmıştı. 60 bin civarında mahkeme kararının kendilerine son üç yıl içinde irtikal ettiğini ifade etmişti. Demek ki Türkiye’de yasal olarak suç ve suçlu ile mücadele bakımından 70 bin civarında vatandaşımızın telefonunun dinlendiği anlaşılıyor. Bunlardan 12 bin 841’i herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı için imha edilmiş, böyle bir ilave açıklama yapmayı gerekli gördüğüm için sizin bu sorunuza cevap verme ihtiyacı duydum.”

Yargı kararıyla yapılanlar
Şahin, söz konusu dinlemelerin savcılık iznine tabi dinlemeler olup olmadığının sorulması üzerine, “Bunların tamamı savcıların talebi üzerine yargı kararıyla yapılan dinlemelerdir. Bunun dışında herhangi bir dinleme yasal olarak mümkün değil zaten. Bunların delil olma durumu da söz konusu değil. Ama biz yasaların uygulanmasıyla ilgili durumu, sizlere söylüyoruz” ifadesini kullandı.

Deniz Feneri evrakı
Bakan Şahin, ‘Deniz Feneri davası’yla ilgili olarak da 24 Nisan 2009 günü Türkiye’nin Almanya Büyükelçiliği’nden ‘evrak’ geldiğini açıkladı. Şahin, 62 gün önce gelen Deniz Feneri dava dosyası tercümesinin de haftaya biteceğini duyurdu.
Şahin, basına Alman savcılar Türkiye’deki asli fail durumundaki 15 kişinin sorgulanmasına ilişkin talepte bulundu’ diye yansıyan ek dosyayla ilgili sorular üzerine şunları söyledi: “Deniz Feneri’yle ilgili cuma günü Türkiye’nin Almanya Büyükelçiliği’nden bize bir evrak geldi, Adalet Bakanlığı’na... Bakanlığımız evrakları inceliyor. Tabii tercüme edecek. Önümüzdeki hafta zannediyorum ki ne talep ettiklerini önümüze getirirler.”

Kayıp dosya mı?
Almanya’da Deniz Feneri davası bittikten sonra, aralarında Akman’ın da bulunduğu ve ‘soruşturmanın Türkiye’deki ayağı’ niteliğinde 15 kişinin ifadesinin alınması talepli bir dosyanın Alman Savcılığı tarafından Türkiye’ye iletildiği iddia edilmişti. Frankfurt Savcılığı Sözcüsü Doris Müller-Scheu, taleplerine yanıt gelmediğini açıklamıştı. Adalet Bakanlığı yetkilileri kendilerine dosya gelmediğini söylerken, Müller-Scheu, gönderildiği konusunda ısrar etmişti. Şahin’in açıkladığı evrağın bu dosya olabileceği öne sürüldü. (Radikal)

25 Nisan 2009 Cumartesi

İnsanın yüzde 80'i sığırla özdeş!

300 bilimci altı yıl uğraşıp ineğin gen haritasını çıkardı. Bu sayede en iyi kalite et ve sütün yanı sıra insanın gen haritasına giden yol da açıldı zira genler yüzde 80 özdeş...




WASHINGTON - 25 ülkeden 300 bilim insanının altı yılını alan görev tamamlandı: İneğin gen haritası çıkarıldı. Böylece ABD Tarım Bakanlığı yönetimindeki bilim ekibi, ilk kez insan tarafından yetiştirilen bir memelinin gen haritasını çıkarmış oldu. Bu çalışmanın en iyi kalite sığır eti ve inek sütü üretmeye olanak vermesinin yanı sıra insan gen haritasının çıkarılması çabalarına da yardımcı olması bekleniyor.
Çalışma sonucu evcil sığırın, yaklaşık 22 bin gene sahip olduğu, bu genlerin insan genlerinin yüzde 80’iyle özdeş olduğu ortaya çıktı. 35 milyon dolara mal olan projede uzmanlar tüm dünyada bulunan İngiltere kökenli Hereford ineği soyundan faydalandı. Orta büyüklükteki kestane renkli bu inek türü tüm dünyada yetiştiriliyor.

Genetik hastalıklar önlenir
Araştırmayla ilgili bir açıklama yayımlayan ABD Tarım Bakanı Tom Vilsack, büyükbaş hayvan sanayiinin 94 milyon baştan fazla ve 49 milyar dolarlık nüfusuyla Amerikan tarım sektörü için çok önemli olduğunu belirterek, sığırların gen haritasının çıkarılmasının, havyan sürülerini etkileyen genetik hastalıkları anlamaya, üreticilerin, hayvanlarının sağlığını korumak için antibiyotiğe bağımlılıklarını azaltarak daha sağlıklı et ve süt üretmelerine yardımcı olacağının altını çiziyor. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri Direktörvekili Dr. Raynard Kington da bu gelişmenin insan gen haritası için pencere açtığını söylüyor.
Baylor Tıp Fakültesi’nden Richard Gibbs ise verilerin, ineklerin saldığı sera gazı etkisi yapan gazları azaltma konusunda yaratıcı çözümler sağlayabileceğini umduklarını söylüyor. (afp, aa)

23 Nisan 2009 Perşembe

ORTADA




MALİ DONDU KALDI

Öyle harfler yandı ki panoda... Mehmet Ali Erbil, görüntü karşısında dondu kaldı! Soru çözüldükten sonra... Mali şanssızlıktan yakındı!

Ne şanssız şu Mehmet Ali Erbil... Canlı yayında başına gelmeyen kalmıyor... Bu kez de Çarkıfelek programında 'kelimelerin azizliğine' uğradı.

14 Nisan salı akşamı yayınlanan yarışmaya, Batman'dan bir aile konuk oldu. Aileye, bir meslek grubu soruldu. Batmanlı aile panodaki soruyu çözmek için başladı harflerini sıralamaya... M-K ve S söylenen sessiz harflerdi... Sesli harf tercihi de A'dan yana kullanıldı.

Şans eseri panoda çıkan harfler Erbil ve izleyenleri şaşkına çevirdi. Yedi harften oluşan meslek grubunun sadece 3 harfi yandı... Onlar da yan yana olunca ortaya yukarıdaki görüntü çıktı.

Bu görüntü karşısında şoke olan Mehmet Ali Erbil, harfleri gördükten sonra gülmemek için kendini zor tuttu ve stüdyonun arka tarafına doğru yürüdü. Erbil'in ağzından uzun süre tek kelime çıkmadı.

Daha sonra Batmanlı aile sorunun cevabının 'PSİKOLOG' olduğunu söyleyince, derin bir nefes alan Erbil dayanamadı ve "Çabuk yansın şu harfler" diyerek kelimeyi tamamlattı.

Daha sonra da canlı yayınlardaki şanssızlığından yakınan Erbil, "Tövbe yarabbim... Ayarlasan, 15 gün üzerinde çalışsan böyle olmaz yani. Hep de beni mi bulur böyle şeyler kardeşim ya..." dedi.